Bugün bayramın son günü...
Kurban Bayramlarında her yıl tekrarını yaşadığımız ilkelliklerde bir değişiklik var mı?..
Yok!..
Belediyeler güya kesim yerleri yaptı, ama yetersiz kaldı...
Bu nedenle de İstanbul’da ne kadar boş alan varsa, şehir içinde ne kadar arsa kalmışsa yine kurban kesim yeri oldu...

* * *

Boş alanlar da yetmedi, iş makinelerinin bacağından asıp kaldırdığı büyükbaş kurbanlıklar yağmur mazgallarının üstünde kesildi...
O mazgallara akan kanlar, yağmur kanallarından oluk oluk İstanbul Boğazı’nın sularına ulaştı...
İstanbul Boğazı’nın suları her yıl olduğu gibi kıpkırmızı oldu...
Ama şehrin yöneticilerinin yüzü hiç kızarmadı!..

* * *

Vatandaş diyor ki:
“Belediyenin kesim yerinde parasını verdik sıra numarası aldık, akşam oldu hâlâ sıramız gelmedi... Biz de otoyolun kenarındaki çayırda kestik”
Diğer vatandaş diyor ki:
“Ne yapalım verdik zabıtaya para cezasını şu açık alanda kesiverdik”
Bir başkası anlatıyor:
“Abi kurbanımızı kurban kesim yerinde kestirdik, fakat orada parçalara ayırmadılar... Ne yapalım, biz de geldik yol kenarına, derisini yüzüp parçalıyoruz, çıkıntılarını da toprağa gömüyoruz”

* * *

Son 20-25 yıldır, kurbanlık büyükbaş hayvan kesimi de başladı... Eskiden böyle bir şey yoktu, koç kurban edilirdi...
Şimdi 6-7 kişi birleşip boğa veya inek kesip bölüşüyorlar...
O nedenle de sokaklarda kasabın elinden kurtulup ortalığı ayağa kaldıran kurbanlık büyükbaş hayvanlar görüyoruz...
Böyle bir adet eskiden yoktu, biz çocukluğumuzda, gençliğimizde büyükbaş hayvan kurban edildiğini görmezdik; pazara süslü püslü, kınalı koçlar çıkarılırdı...
Ve tabii bu bayramda da kurban keserken elini ayağını kesip hastanelik olan acemi kasaplar yine sahnedeydi...
Bütün bu manzaralar köyde kasabada değil İstanbul’un göbeğinde görüldü!..

* * *

Burası İstanbul sayın okurlar..
Hani, “Başka İstanbul yok” dedikleri...
Dünya Başkenti!..
Güzeller güzeli!..
Ama ilkelliğe kurban edilmiş bir şehir...
Bir ucundan diğer ucuna ulaşılamaz olan, gerçek İstanbullunun yüzde 1’lere kadar düştüğü mega köy!..
Çıkarcı siyaset, çıkarcı yerel yönetimler, İstanbul’un bütün güzelliklerini bozuk para gibi harcadılar...
Yazık ettiler güzelim şehre!..

Sakal bıyık merakı!..

AKP’nin kabineye girenlerinde sakal-bıyık merakı başladı...
Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, Savunma Bakanı, Maliye Bakanı, Kalkınma Bakanı bıyıksızdı, bıyıklı oldu...
AKP’li Meclis Başkanvekili hem bıyık, hem sakal bıraktı...
Onlar bıyık bırakırken AKP’li MİT Müsteşarı da geri kalmadı, o da bıyıklı oldu... Yetmedi sakal da bırakmaya başlamış...
Böylece sakallı istihbaratçımız da oldu...
Son olarak da görevinden ayrılan veya azledilen eski İçişleri Bakanı Ala da sakal bıyık bırakmaya başlamış!..
Bunun bir sebebi olmalı!..
Durup dururken böyle bir merak olamaz!...
Vardır bir sebebi!..