Mevcut başbakanı gönder, yenisini getir...
Yenisine kongre yap, delegeler birer piyon gibi tıpış tıpış gidip ona oy versinler...
Al kalemi eline bakanlar kurulunu yaz...
Veya yazdır...
Ya da birlikte yaz...
Sonra kendi yazdığını onayla...
Daha sonra ilk bakanlar kurulu toplantısı için saraya çağır!..
Ne denir?..
Kendin pişir, kendin ye!..

*  *  *

“Anıtkabir’e gidip sap gibi durmak olmaz” diyordu...
Önceki günkü “lidere bağlılık toplantısında” kendi mesajı okunurken, bütün salon ayakta sap gibi duruyordu...
Biri Kurtuluş Savaşı veren, cumhuriyeti kuran, ümmetten millet yaratan ebediyete intikal etmiş büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün manevi huzurunda hiçbir karşılık beklemeksizin yapılan saygı duruşu...
Diğeri “liderimiz” dedikleri, hukuken parti başkanı olmasa da fiilen partiyi elinde tutan kişinin mesajını sap gibi ayakta dinleyecek kadar liderine aşık, varlık sebebini liderine borçlu olan particiler!..

*  *  *

Liderlerinin mesajını el pençe dinleyenler, Türkiye’ye ve dünyaya “Liderimiz varsa biz varız, liderimiz yoksa biz de yokuz” mesajı vermişlerdir!..
Ancak liderleriyle var olabildiklerini göstermişlerdir!..
Bu nedenle Recep Bey haklıdır!..
Partiyi de elinde tutacak, kabineyi de belirleyecek, ilk kabine toplantısını sarayda yapacak, önce “partili cumhurbaşkanlığı” isteyecek, sonra “başkanlık” için bastıracak!..
Ve ayakta “sap” gibi mesajını dinleyenleri dilediği gibi yönetecek...
Haklıdır!..

*  *  *

Henüz güvenoyu almamış taze başbakan dün AKP Grup toplantısında konuşmaya “liderimiz” diye başladı, “liderimiz” diye devam etti...
Ve o grup toplantısı yine kadrolu amigoların cıvıklıklarına sahne oldu...
Dün Davutoğlu Ahmet için vıcık vıcık sloganlar atanlar, bugün o sloganları Binali için tekrarladılar...
O kadar ki, aynı sloganları atmaktan Binali’yi konuşturmadılar...
Binali’nin “5 dakika müsaade edin, yine bağırırsınız” demesine bile aldırış etmediler...
“Urfa seninle gurur duyuyor”
“Erzincan seninle gurur duyuyor”
“Türkiye seninle gurur duyuyor”
“Ya Allah Bismillah, Allahu ekber”

*  *  *

Karşı darbe sonuçlanmış...
Türkiye’de rejim değişmiş...
Sadece adı konulmamıştır!..
İyi uykular Türkiyem!..

Korku mu, aymazlık mı?..


Bağdat Caddesi ölümlü kazalarla (cinayetlerle) gündemden düşmüyor...
Bunca eleştiriye rağmen denetimsizlik yüzünden baba parası yiyen şımarık tiplerin azgınlıkları devam ediyor...
Caddeye kasisler yapıldı da ne oldu?..
İki kasis arasındaki mesafede yine kıç attırıyorlar, patinaj yapıyorlar, her türlü serseriliği gerçekleştiriyorlar...
Bu serserilikleri, ölümleri protesto için önceki gün büyük yürüyüş yapılacaktı...
Gele gele kaç kişi geldi biliyor musunuz, sadece 70 kişi...
Bu nedenle yürüyüş yapılmadı, bir açıklamayla sona erdi...
Demek caddede veya bir alt bir üst sokakta oturanlar egzoz ve patinaj gürültüsünden, araçlara kıç attırıp lastik yakmalarından, kaldırımda yürürken ölüm tehlikesinde olmaktan memnun!..
Ya da insanlar sokağa çıkıp protesto gösterisi yapmaktan korkuyorlar...
Polis müdahalesi olabilir, gaz bombası atılabilir, su sıkılabilir, gözaltı yapılabilir diye evlerinden çıkamıyorlar...
Malum, Türkiye korku ülkesi oldu!..