“Herkes gider Mersin’e, biz gideriz tersine” lafının tarihi ise çok eskidir...
Neden biz “yaya” kaldık?..
Ve neden biz hep “tersine” gideriz?..
Anlayışımızdan!..
Çünkü dünyanın yuvarlak olmadığını, düz tepsi gibi olduğunu iddia eden hâlâ çok insan var aramızda...
Dünyanın dönmediğini, dönse başımızın da döneceğini, ayakta duramayacağımızı düşünenlerin sayısı da öyle...
* * *
2002 yılında başlatılan ve 14 yıldır Batı dünyasının bazı şehirlerinde hiç ara vermeden devam eden bir etkinlik var:
Pantolonsuz metro seyahati!..
Geçtiğimiz pazar günü yine New York, Washington, Londra, Berlin, Prag, Varşova’da kızlı erkekli yolcular metroya pantolonlarını çıkararak bindiler...
Kızlar ve erkekler donla...
Bu etkinlik insanlara gülümsetmeyi amaçlıyormuş...
Evet, sadece gülümsetmeyi...
* * *
Şimdi Türkiye’ye dönüp bakalım...
Diyanet’e sorular ve Diyanet’in fetvaları...
En son fetvalardan biri nişanlı çiftlerin baş başa kalmalarının, el ele tutuşmalarının caiz olmadığı yolunda...
Şimdi çok tartışılan ve Diyanet’in kendilerine ait olmadığını ileri sürdüğü fetva ise, babanın öz kızını öpmesi gibi insanın kanı donduran bir soruya verilen cevap...
Son olarak da kürtaj yaptıran kadının 5 deve veya 212 gram altın bağışlaması gerektiği yolundaki fetva...
Bunun gibi onlarca örnek var...
* * *
Fetvalar ayrı...
Fakat genel olarak aynı zihniyet siyasetçilerde de var...
Örneğin parkta kadınla erkeğin aynı bankta oturarak sohbet etmelerinin uygun bulunmaması...
Bir bakanın, öğrenciliğinde gittiği üniversite bahçesinde kızlarla erkeklerin çimenlerin üzerinde yan yana oturduklarını görünce hemen orayı terk ettiğine dair anlattığı bir hatırası...
Kadıköy vapurundan çıkan kadınların kıyafetlerinin uygun bulunmaması...
Saymakla bitmez!..
* * *
Bir de hurafeler var...
Misal, Çanakkale Savaşı’nda topraktan fışkırıp havaya yükselen ak saçlı, aksakallı ihtiyarın, İngiliz gemilerindeki toplardan atılan gülleleri eliyle yakaladığı, savaşın böyle kazanıldığı anlatılıp duruyor...
Şeyhin uçtuğu ise çoğu insan tarafından tabii karşılanıyor...
Cenneti vaat edip dolandırıcılık yapanların peşinden koşanların sayısı az mı?..
Biz bir bakıma üfürükçü hocaların ülkesinde yaşar olduk...
* * *
Şimdi böyle bir ülkede, bizim gençlerimizin de Londra, New York, Berlin’deki akranları gibi insanları gülümsetmek için pantolonlarını çıkarıp donla metroya, metrobüse bindiğini düşünün...
Ve neler olabileceğini hayalinizde canlandırın!..
Kazığın boyu!..
Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, yeni yıl müjdesi (!) verdi:
“Enflasyon aratacak”
Valla şu Yeni Türkiye’ye (!) bayılıyorum...
İktidar emekliye 100 lira zam yapıyor, cebinden 200 lira alıyor...
Memura, işçiye de öyle..
Enflasyon zaten açıklanan rakamların çok üzerinde; hayat pahalı, çarşı pazar el yakıyor...
Öte yandan zorunlu trafik sigortasına yapılan fahiş zam yüzünden araçların yüzde 80’i trafikte şu anda sigortasız dolaşıyor...
Bakıyorum da, insanlar mutsuz, insanların yüreği kan ağlıyor...
Bunun yüzde 50.5’i haklı da; halkımızın yüzde 49.5’i “Boyunu sen ayarla” diye kazığı kendi elleriyle iktidara verdi!..