Karanlık günlerden geçiyoruz...
Ne çekiyorsak kendi içimizden çekiyoruz...
Ne çekiyorsak, ülkeyi huzur, güven ve refah içinde yönetmeye talip olanların her işi berbat etmelerinden çekiyoruz...
Açılım saçılım saçmalıklarını “ihanetini” aylarca yazdık, “ırkçı” olduk, “ülkenin huzura kavuşmasını istemeyen insan” olduk...
Şimdi işler değişti, birbirlerine girdiler!..

*  *  *

Habur rezaleti bile bu iktidara ders olmadı, sonra “Bu hendekler de nereden çıktı?” diye hayretler (!) içinde kaldılar...
İktidar, Kadir İnanırları, Hülya Koçyiğitleri, Orhan Babaları akil insan (!) yapıp onlardan medet umarken...
40 bin kişinin katli Apo “vizyon sahibi” oldu!..
Şimdi tutuklanan HDPlileri düzenli seferlerle İmralı’ya kim gönderdi?..
40 bin kişinin katilinden kim medet umdu?..

*  *  *

HDP’li milletvekilleri terör karargahı Kandil’e gidip gelirken...
Terör ağalarına mesaj götürüp, onlardan mesaj alırken onları oraya İngiltere Kraliçesi mi gönderdi?..
Elbette şımaracaklardı...
Elbette Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kendilerine muhtaç olduğuna inanacaklardı!..
Ve sonraki Dolmabahçe
mutabakatı...
Oturup bir güzel poz vermişlerdi Başbakanlık ofisinde...

*  *  *

Sonra?..
“Sonuna kadar savaş” oldu ve bombalar patlamaya, şehirler kasabalar harabe haline gelmeye, insanlar kendi ülkelerinde sığınmacı olmaya başladılar...
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ne diyordu?..
“Biz sırtımızı YPJ’ye, YPG’ye, PYD’ye yaslıyoruz”
Bunu ona söyleme cesaretini veren İdi Amin değil, bu iktidardı...

*  *  *

Bugün ne oldu?..
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Adayı ve Meclis’in en büyük üçüncü partisinin Genel Başkanı Kürtçü Selahattin de...
Sırtını YPG’ye, PYD’ye yaslayan Figen de cezaevinde...
İyi mi oldu?..
Hayır, ortalık karıştı...

*  *  *

Bu iktidar “Türkiye’yi terörden kurtaracağım” hayali içinde teröristlerle müzakere ve yer yer işbirliği yapma gafletine düştü!..
“Aynı menzile yürüyoruz” diye dinci bir terör örgütüyle ortaklık kurdu, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin darmadağın edilmesini...
Bilim insanlarının, gazetecilerin yıllarca hapishanelerde sürünmesini...
Yüzlerce ailenin felaketini seyretti...
Sonra?..
Ülkenin kanlı bir darbe teşebbüsüyle yüz yüze gelmesine sebep oldu!..

*  *  *

Her defasında yanıldılar!!!
Yanıldılar ama bu defa da gazetecileri içeri atmaya başladılar...
Türkiye bugün tarihte görülmemiş bir tutuklama dalgasını yaşıyor...
On binlerce...
PKK bir taraftan, IŞİD diğer taraftan...
FETÖ ise tam göbekten...
Türkiye’de ne huzur kaldı, ne güven!..
Geriye sadece bol hamaset, bol cart curt ve sadece “Eyyy” çekmek kaldı...

*  *  *

Katar hariç...
Hiçbir ülke bizi sevmiyor...
Hiçbiri dostumuz değil...
Ve şu komik duruma bakınız...
AB’ye rest çekip yüksek perdeden “Biz onların kırmızı çizgisine kırmızı çizgi atarız” laflarını havada uçuştururken...
Bizim Dışişleri Bakanı küçük büyük bütün dağları ben yarattım edasıyla, Alman Dışişleri Bakanı’nı telefonda bekletip sonra da görüşmezken...
Bir yandan da “vizesiz Avrupa” için ağlaşıyorlar, akıbeti belli olmadan yeni pasaport dağıtmaya başlıyorlar!..

*  *  *

Kimsenin geleceğe dair bir
projesi yok...
Kimse ileriyi göremiyor...
Gelecek için herkes endişeli...
Kulaklarda “Eyyy” sesi çınlarken, ne huzur bıraktılar ne güven!..
Karanlık günlerden geçiyoruz!..