Neden olmadı?..
Birincisi 8 şehidimizin cenazesinin kaldırıldığı gün 8 şahidin arasında olması...
İkincisi bu konudaki eleştirilerin “insani, ahlaki, vicdani” bulunmadığının;
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yıpratılması amacı taşıdığının “askeri çevrelerce” açıklanması!..
Şimdi biz Hulusi Akar’ın 8 şahitten biri olmasını eleştirmek üzere yazıya başladığımıza göre, insanlıktan, ahlaktan, vicdandan uzak hale mi geleceğiz?..
Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmış mı olacağız?..

*  *  *

Meslek hayatımızda bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri’ni çakallara karşı savunduk, savunmaya da devam ederiz...
Ama Genelkurmay Başkanı’nın 8 şehidimizin cenazelerinin kaldırıldığı gün koşa koşa, hava alanında kıyafet de değiştirerek, nikah törenine gitmesini de eleştiririz...
Nikaha koşarken, kulağında “iki ayyaş” sözünün çınlayıp çınlamadığını sorarız...
“90 yıllık enkazı kaldırdık” sözünün aklına gelip gelmediğini merak ederiz!..

*  *  *

Hulusi Paşa gitmiş, “şehitler var” bahanesiyle 23 Nisan resepsiyonunu iptal eden zatın yanında durmuş...
Onun kulağına eğilip “23 Nisan resepsiyonunu ‘şehitler var’ diye iptal ettin; madem öyle 8 şehit cenazesinin kaldırıldığı gün burada ne işin var?” demiş mi?..
Dememiştir, zira kendisi de orada!..
Efendim bu düğün değil nikahmış, eğlence yokmuş...
Peki 23 Nisan resepsiyonunda eğlence mi vardı, çalgı çengi mi vardı?..
Akar Paşa gitsin “Anayasadan laiklik çıkarılsın” diyen “dindar anayasa” isteyen zatla birlikte nikah şahidi olsun, biz bunu eleştirince Türk Silahlı Kuvvetleri’ni yıpratmış olalım!..
Hulusi Paşa, 23 Nisan’ın iptalinden, içinde laiklik olmayan dindar anayasa istenmesinden rahatsızlık duymuş mudur?..
Duyduysa bunu “Başkomutanına” aktarmış mıdır?..

*  *  *

Hulusi Paşa’nın “Başkomutanı” ile uyumlu olmasına diyecek yok da...
Nikaha üniformalı gitseydi daha da şık, daha da çarpıcı olmaz mıydı?!.
Kara ve Deniz Kuvvetleri komutanlarından biri şehir dışında diğeri yurtdışında olduğu için
katılamamış...
Keşke katılabilselerdi, daha renkli olurdu...
Yalnız “şehir dışında” ne demek?.. İstanbul’da ikamet etmiyor ki şehir dışında olsun!..
Hem nerede olurlarsa olsunlar, bir uçağa atladılar mı asrın nikahına yetişebilirlerdi...

*  *  *

İktidar yandaşı gazeteler ve yazarları ağızlarından salyalar akarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne alçakça saldırırken de; Balyoz, Ergenekon, Poyrazköy tutuklamaları ve davalarında da biz askerimizi savunduk, yeri geldiğinde yine savunuruz...
Dünkü haber bültenlerinde “askeri çevreler” veya “askeri kaynaklar” diye geçen kimi kişiler, bugün iktidar talimatıyla kendilerini savunan yazarların, daha önce nasıl bir vicdansızlık, nasıl bir yalancılıkla asker düşmanlığı yaptıklarını hatırlasınlar!..
Biz çok Genelkurmay Başkanı gördük...
Körfez krizinde Özal’a eyvallah etmeyip istifayı basın Necip Torumtay’ı da...
Hukuksuzluklara isyan ederek bu iktidar döneminde istifayı basıp giden Işık Koşaner’i de...
Yine bu iktidar döneminde “terör örgütü yöneticisi” diye hapse atılan İlker Başbuğ’u da gördük...

*  *  *

Yandaş gazetelerde ve TV kanallarının haber bültenlerinde “Askeri çevreler” veya “askeri kaynaklar” diye geçen kimi kişiler, bu konuda eleştiri yapanların ahlakını, insanlığını, vicdanını sorgulayacağına...
Biraz da Türkiye’nin doludizgin hangi istikamette yol aldığına baksın!..