Başlıktaki bu acı itiraf, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’nin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’tan geldi...
Diyor ki:
“Türkiye artık 12 Eylül Anayasası’nın ülkeye vermiş olduğu bu ortamda yürütülemez, yönetilemez bir ülkedir”
Yani, başıboş bir ülkeymişiz...
Türkiye’nin şu kaderine bakın, bir Başbakan Yardımcısı büyük bir aczi ifade ediyor...
Gerçi Numan Kurtulmuş trene sonradan atladı, ama ülkeyi bu anayasa ile 13 yıldır AKP iktidarı yönetiyordu...
Üstelik büyük reformlar (!) yaparak ve Yeni Türkiye’yi (!) yaratarak!..

* * *

Numan Kurtulmuş sözlerini daha da açıyor:
“12 Eylül sistemini değiştirmek, 12 Eylül’ün ortaya koyduğu o askeri cunta mantığı içerisinde hazırlanmış anayasayı değiştirmek bu parlamentonun vazifesidir. Türkiye’nin yönetilemez olmaktan çıkarılmasıdır”
Kurtulmuş bu girizgahtan sonra geliyor asıl niyete:
“Bunun yollarından birisi de etkin bir yürütmenin sağlanmasıdır. Etkin yürütmenin sağlanmasının en önemli araçlarından biriyse başkanlık sistemidir”

* * *

Bir insanın dilinin altındaki baklayı çıkarması için bu kadar uzun bir girizgah yapmasına ne gerek vardı, anlayamadım...
Türkiye zaten başkanlıkla yatıyor, başkanlıkla kalkıyor...
Sabahtan akşama kadar tek derdimiz başkanlık...
Tabii insan merak etmeden yapamıyor...
Türkiye 13 yıldır yönetilebilen ülkeydi de şimdi ne oldu?..
Bütün şartlar Tayyip Bey Cumhurbaşkanı olduktan sonra mı değişti?..
Mesela Tayyip Bey Başbakanken onun ağzından veya başka bir AKP’liden “Türkiye yönetilemez bir ülkedir” sözünü hiç duymamıştık...

* * *

“Askeri cunta mantığı içinde hazırlanmış bir anayasa” imiş!..
O anayasa mı “Tuttuğunu içeri at” diyor?..
O anayasa mı yasakları getiriyor, mahkemelerde sürekli gizlilik kararı aldırıyor?..
O anayasa mı milli ordumuza kumpas kurduruyor?..
Geçenlerde en basitinden örnek vermiştik, “makul şüpheyi” de bu anayasa mı getirmişti?..
Türkiye yönetilemez hale geldiyse, bu iktidarın beceriksizliğindendir; bırakıp gitsin yönetenler gelsin!..
Evet, Türkiye kötü yönetiliyor, ama kadroların tamamı AKP elemanlarından oluşuyor, Esad’ın veya Putin’in elemanlarından değil!..

* * *

İktidar başkanlık için kampanya başlatacakmış...
81 ilde arama konferansı...
AKP elemanları çağrı merkezi gibi insanları arayacak, ikna etmeye çalışacak; AKP’nin trolleri gibi paralı elemanları anketler yapacak ve sonuç elbette ki başkanlık çıkacak...
AKP il, ilçe teşkilatları köy köy dolaşıp başkanlığın faydalarını anlatacak; kadın kolları ev ev gezecek sonra sonuç açıklanacak:
“Milletimiz başkanlık istiyor”

* * *

Ve geriye bir tek şey kalacak...
Başkanın kim olacağı...
O da zaten hazır bekliyor!..

Ne bayramı?..


10 Ocak Çalışan Gazeteciler Bayramı...
Ama bir şartla...
Yandaş gazetelerde çalışanlara, yandaş yazarlara!..
Onlara bu bayramı bir gün değil, AKP iktidara geldiğinden beri her gün yaşıyorlar...
Muhabir kardeşlerimizi ayırırsak, yandaş gazetelerin yönetici takımı ile nevzuhur köşe yazarları cami avlusundan geldiler, hayatlarında görmedikleri parayı ve itibarı bu iktidar döneminde gördüler, buldumcuk oldular; onlara hayat her gün bayram!..
Ama yandaş değilsen eğer, her an başın belaya girebilir, açılan davalarla adliye koridorlarında sürünebilirsin...
Ya da Silivri’nin yolunu tutarsın...
10 Ocak artık acı bir bayram...
Hapisteki gazeteciler, açılan yüzlerce dava ve işsiz bırakılan gazeteciler...
Türkiye, gerçek gazetecilerin bu kadar ezildiği, yıldırılarak susturulmak istendiği bir dönemi yaşamamıştı...
Vurulan ağır zincirler altında basın özgürlüğü yok edilirken...
Bayram gelmiş neyime...