Bu ülke 14 yıllık süreçte 6’ncı Milli Eğitim Bakanı ile yoluna devam ediyorsa eğitimde sıkıntılar var demektir… Her yeni gelen bakan, yaptığı değişimlerle de bunu kanıtlıyor. Türk büyüklerimize bayılıyorum. Ülkede yapılan her değişikliği, anti demokratik de olsa, “demokrasi ve sivilleşme adına yapıyoruz” diyorlar. Soruyorum; siz iktidar oluncaya kadar, Türkiye başka bir rejimle mi yönetiliyordu? Yapılan bu değişiklikler demokrasi ve sivilleşme adına yapılıyorsa, ilk yapılması gereken siyasetin eğitimden elini çekmesidir. Eğer Türkiye’yi aydınlığa uçuracaksanız, eğitimi; donanımlı, yandaş olmayan uzmanlara emanet etmelisiniz. Yok, “Biz yandaş eğitimcilerle yolumuza devam edeceğiz” derseniz, geçmişte bir reklam vardı “bu kalite, bu fiyat”.
Her şeyden önce karar verilmesi gereken, Türkiye’nin eğitimden ne beklediğini ortaya koymasıdır. Amaç, gelecekte ülkeyi aydınlığa eriştirmek, batıyı yakalamak ise, yine söylüyorum, siyaset eğitimden elini çekmelidir. Din ağırlıklı eğitimle yola devam ederse, Türkiye uygar dünyada asla yerini alamaz.
Askeri okulların kapatılma nedenlerini açıklarken, Sayın Savunma Bakanı Işık, “Askeri lise öğrencilerinin o çağlarda demokratik ve sosyal gelişimlerini tamamlamamış olduklarından askeri eğitim vermek sakıncalı olacaktır” dedi. Peki bu ilkeler imam hatip liselerinde okuyan çocuklar için de geçerli olmuyor mu? Sakın bunları yazıyorum diye, dini inançlarımı sorgulamaya kalkmayın, ağzınıza biber sürerim...

MÜLAKATLA EĞİTİMCİ OLUNMAZ

Aydınlık Türkiye’nin gelecekteki genç kuşaklarını kimler yetiştirecek?
Cumhuriyetin öğretmenleri…
Öğretmen; bir bilim dalını, bir sanatı veya teknik bilgileri öğretmeyi meslek edinmiş, okullarda ders veren kişidir. Gelecekte uygar dünya ile yarışacaksak, öğretmenlik eğitimi görecek gençler sıradan puanlarla öğretmen okullarına alınmamalıdır. Bu öğrenciler ÖSYM’de çok iyi puanlar alan gençlerden seçilmelidir. Bu şekilde yetişecek öğretmenlerin, yetiştirecekleri öğrenciler ancak ülkeyi uygarlığa taşıyacaktır. İnanmak istiyorum böyle yetişen öğretmenleri mülakatta elemezsiniz. Eğer böyle yetişmiş öğretmenleri atarken mülakatta elerseniz, hayranı olduğunuz Osmanlı’nın mehter takımı gibi iki ileri bir geri gider geliriz.
Çocuklar, doğumdan okul öncesine gelinceye kadar, eğitimi ana kucağında alırlar. Anne ve babanın eğitimli olması, çocuğun gelişimine büyük katkı yapacaktır. Özellikle anne eğitimli ve toplum içinde olmalıdır. Kadın, sosyal yaşam içinde olmayacak dersek, bu ulusu ileriye taşıyamayız.
Çocuklar orta eğitimde mutlak evrensel yetiştirilmelidir. Bu gençler doğruyu ancak bu şekilde bulacaklar, özgür, sorgulayan ve kişilikli birer birey olarak toplum yaşamına katılacaklardır.
Gelin görün ki, liseyi bitiren bir gencin hangi mesleği seçeceği de, çoğunlukla ailesi tarafından belirlenir. Çocuğun geçmişten gelen hayalleri dikkate alınmadığı gibi yetenekleri de bastırılır. Zira sistem bunu gerektirmektedir. Çocuğun önüne bir şablon konulur, buna göre sınavlara hazırlanır. Sistem dışına asla çıkamazsınız. Zaten Türkiye’de eğitim hep sınavlara göre şekillenir.

“PROJE OKUL” MODASI BİR OYUN

Değerli okurlar, Milli Eğitim’de son günlerin moda deyimi “proje okullar”. Burada proje falan yok. Amaç; Türkiye’nin en elit okullarındaki öğretmenleri dağıtmak ve buraları da gelecekte imam hatiplere benzetmektir. Nedeni şu: Eğitim yılı açılışında, İstanbul Erkek Lisesi öğrencileri, müdürleri konuşurken sırtlarını döndüler… “LAİK EĞİTİM İSTİYORUZ” diye… Bu eylemler yine elit okullardan Cağaloğlu Anadolu, Vefa Lisesi, Kabataş ve Pertevniyal liselerinde de devam etti. İşte kıyamet burada koptu. Siz öğrenciler eylem yapar, laik eğitim istiyoruz der, sırtınızı dönerseniz, biz de size sırtımızı döner ve öğretmenlerinizi hallaç pamuğu gibi atarız.
Muhteremler; bu okulların çocukları çok yüksek puanlar alarak buralara öğrenci olurlar. Mezun olduklarında da aslanlar gibi en iyi üniversiteleri kazanırlar. (İlk bin içinde). Amaç, ülkenin gururu bu öğrencileri yetiştiren okulları yok etmek mi? Bu yaptığınız, diğer elit okul öğretmenlerine ve öğrencilerine de gözdağı vermek değil mi?
İyi eğitimli, özgür düşünen, tartışan ve sorgulayan gençliğin olmadığı bir ülkede demokrasiden söz edilemeyeceği gibi o ülke dünya liginde de asla yer alamaz.
Rahmet ve şükranla anıyorum. Büyük kurtarıcımız ne dedi?
“FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR BİR GENÇLİK!”
SON SÖZ: BİR AĞACIN BÜYÜMESİNİ İSTİYORSANIZ, YAPRAKLARINI
SULAMANIZ İŞE YARAMAZ. KÖKÜNE SU VERİLMESİ GEREKİR. Thich Nhat Hanh