Üniversite; bilimsel özerkliğe ve kamu tüzel kişiliğine sahip, yüksek düzeyde eğitim, öğretim, bilimsel araştırma ve yayın yapan fakülte enstitü, yüksek okul gibi kurulmuş birimlerden oluşan öğretim kurumudur. Rektörler, sadece basit bir yönetici değil aynı zamanda akademik olarak da bu bilim yuvalarının üst düzey yetkilisidir.
Üniversite rektörleri çıkarılan kararname ile artık Sayın Cumhurbaşkanı tarafından seçilecektir. Daha önce üniversite öğretim üyeleri tarafından seçilen rektör adayları Sayın Cumhurbaşkanı tarafından atanıyordu. İlginç olan bir gerekçe ortaya konuldu. Sözde “üniversite rektörlük seçimlerinde öğretim üyeleri arasında gruplaşmalar ve kırgınlıklar oluyormuş… Bu da ilim yuvalarına zarar veriyormuş.” Zaten bizi yönetenler hep sevgi ve kardeşlikten yana oldukları için üniversitelerdeki bu duruma gönülleri razı olmadı.
1980 askeri darbesinden sonra çıkarılan YÖK Yasası ile üniversiteler baskıcı yönetimlere terkedildi.

REKTÖRLÜKTE OYA GEREK YOK…

Ülkeyi yönetenler; muhalefetteyken YÖK’ün kaldırılması için kendilerini paraladı. Öğrenciler her cuma meydanlara çıkıp YÖK’ü protesto etti. Sayın Abdullah Gül, Cumhurbaşkanı olunca YÖK’ü ağızlarına almadıkları gibi baş tacı ettiler. İşlem tamamlanmıştı. Yavaş yavaş tüm üniversitelere yandaş rektörler atadılar.
Değerli okurlar, Sayın Gül ve Sayın Erdoğan için ne o gün ne de bugün YÖK’ün olup olmaması fark etmiyordu. Üniversite rektör seçimlerinde 1 oy alan bile atanabiliyordu.
Sayın Bahçeli, son dönemde çok ilginç bir öneri getirdi. Sayın “Cumhurbaşkanı nasıl olsa BAŞKANLIK yetkilerini kullanıyor, bunu yasallaştıralım” dedi. Rektörlük atama yetkisi KHK ile Sayın Cumhurbaşkanına verilerek o da yasallaştırıldı.
Sayın Cumhurbaşkanı rektör atama yetkisini isterken ne demişti? “Üniversitelerde seçim yaparak öğretim üyeleri arasında kavgalar ve ayrışmalar oluyor buna da gönlüm razı olmuyor”. Sayın Cumhurbaşkanı bu konuşmayı yapınca Türk büyüklerinden peş peşe açıklamalar gelmeye başladı.
Sayın Burhan Kuzu; “her şey sandık değildir” dedi. Sayın Kuzu; şu anda oturduğunuz koltuklara sandıktan çıkarak gelmediniz mi? Her sözünüzün başında “SANDIK”, “MİLLETİM” demiyor musunuz? Demokrasi gereği yapılan tüm seçimler sandık konularak yapılmıyor mu? Üniversitelerde derin sessizlik olsun diye sandığı kaldırdınız, peki ülkedeki derin sessizliği oluşturmak için de tüm sandıkları mı kaldıralım?

ÜLKENİN GELECEĞİNİ KARARTMAYIN

Sayın Kurtulmuş; “doğru, yapılan işlemde aykırılık yoktur” dedi. Öğrenmek istiyorum; Sayın Kurtulmuş başkanı olduğu eski partisinde olsaydı, yine aynı cümleyi kullanır mıydı? Yapılan işlemde aykırılık yoktur, ancak bu işlemin OHAL’de çıkarılması demokrasi ile örtüşüyor mu? Sizlerin demokrasi, sandık ve millet iradesine verdiğiniz önemi zaten çok iyi biliyoruz. Bunlarla örtüşmeyen hiçbir işlem de yapmayacağınızdan adımız gibi eminiz.
Sayın Bozdağ; “Dünya beşten büyük, sıfır da yüzde 86’dan büyük” deyince, modern matematiğin babası Descartes’ın kemikleri sızlamıştır. Yoksa bu ünlü matematikçi de bugüne kadar tüm dünyayı mı kandırdı?
Sayın Yiğit Bulut; “milli iradeyi reis temsil ediyor” derken, reis diyerek Sayın Erdoğan’ı mı kastediyorsunuz. Kendinize gelin. O reis değil, 80 milyonun Cumhurbaşkanı ve baş komutanıdır.
Sayın Gökçek geri kalır mı? O da bakın ne diyor. “CHP olmasa böyle olmazdı.” Sayın Gökçek; Cumhuriyet’in partisi CHP olmasa sizler oralarda oturabilir miydiniz? Yatıp kalkıp Cumhuriyet’e dua edin.
Üniversiteler ülkenin geleceği, aydınlığı ve gür sesidir. Bu sesi kısarsanız, ülke bilimsel anlamda sessizliğe bürüneceği gibi uluslararası gücünü de yitirecektir.
Sayın Barbarosoğlu; siz uluslararası büyük başarılara imza atmış, Boğaziçi Üniversitesi’nde rektörlük seçimlerine katıldınız. Bu seçimde şimdiye kadar Türkiye üniversitelerinde hiçbir rektör adayına nasip olmayan, “yüzde 86” oy ile seçildiniz. Bu bir rekordur…
Sizi yürekten kutluyorum. Bir rekor daha kırdınız. Sizin rektörlüğünüzü engellemek için, “kişiye özel” KHK çıkarıldı.
Yeni atanan rektöre de başarılar diliyorum.
SON SÖZ:
BATAN GÜNEŞ İÇİN AĞLAMAYIN, YENİDEN DOĞDUĞUNDA NE YAPACAĞINIZA KARAR VERİNİZ. Dale Carnegie