Ülkenin içinde bulunduğu sıkıntıların nelerden kaynaklandığını, sorumluların kimler olduğunu, demokratik hukuk devletine inanan tüm yurttaşlar olarak biliyoruz. Yaşanan bu yoğun sorunların nedenlerinin ortada olmasına rağmen, basireti bağlanan yöneticiler çözüm de üretemiyorlar. Üretemezler çünkü kriz yönetecek, devleti tanıyan, devlet deneyimi olan, liyakatli kadroları tasfiye ettiler. Devlet yönetiminin ahbap, çavuş ilişkileri ile yönetilemeyeceği gerçeğini de anlayamadılar. Özgür medyayı susturmasalar oradaki deneyimli kalemlerin eleştirilerinden ve katkılarından yola çıkarak önlem alabilirlerdi. Bunları yapamadıkları gibi giderek çok az sayıda kalan muhalif medya ve televizyonları da susturmak istiyorlar.

YAVRU MUHALEFET YOĞUN BAKIMDA

Ülkemizde özgür medya susturulduğuna göre, yaşanan haksızlıkları, hukuksuzlukları, dış ilişkilerdeki başarısızlıkları ve ülke ekonomisinin dibe vurduğunu kimler dile getirecek? Vatandaş bunları nasıl öğrenecek? Koşullar güç de olsa tüm görev muhalefet partilerine düşüyor; anamuhalefet CHP ve yavru muhalefet MHP’ye... Yavru muhalefet şu anda yoğun bakımda. Üst yönetim içindeki sıkıntılar ile uğraştığından ülke meselelerini grup toplantılarında genel başkan “CAMDAN” okuyor. O koltukta daha nasıl 10 yıl oturabilmenin hesaplarını yapıyor. Şu anda MHP’de umut yok. MHP’de lider değişikliği olursa, bu değişim Türk siyasetinde de bazı değişimleri beraberinde getirecektir.

KILIÇDAROĞLU’NA HALK SORUYOR...

Değerli okurlar; ülkenin içinde bulunduğu bu durumdan demokratik koşullarda çıkış umudu da Cumhuriyet’in CHP’sindedir.
CHP; laik, demokratik cumhuriyetin geleceği, koruyucusu ve kollayıcısıdır. Özetle; CHP, Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin garantisi ve aydınlık yüzüdür.
Cumhuriyetin CHP’si yıllar içinde değişen dünya koşulları gereği bazı evrimler geçirmiştir. Son 4-5 yıldır kurucu değerlerinden ve ilkelerinden bazı ödünler verildiği de gözlenmektedir.
Sayın Kılıçdaroğlu; hekimlik mesleğim dolayısıyla uzun yıllardır halkın tüm katmanları ile bir arada yaşadım ve yaşamaya da devam ediyorum. CHP’nin daha iyiyi yakalaması, başarılı olması, kurucu değerlerini kaybetmemesi için halkın belleğindeki bazı soruları da size aktarmak istiyorum. Siz çok yoğun çalışıyor, çok koşturuyorsunuz. Bu yoğun uğraşlarınız içinde bazı bilgiler size iletilmeyebilir. Yakınmalardan küçük bir bölümünü sizlere aktarmaya çalışacağım. Zira bu ülke bu zorlukları ancak CHP ile aşabilecektir.
Sayın Genel Başkan; siz aydın, çağdaş, geçmişi aydınlık, uygar ve devlet terbiyesi almış bir insansınız. Partinin 6 seçimdir küçük de olsa bir seçim başarısının olmamasının sosyolojik nedenleri mutlak araştırılmış ve değerlendirilmiştir. Bu başarısızlıkların temel nedenleri parti yönetimi mi yoksa partinin kurucu değerlerinden uzaklaşması mı? Halkın kafasındaki soruların küçük bir bölümünü sizlere aktarmak istiyorum...
Yeni CHP ile neyi amaçladınız?
Yeni demekle partinin ilkeleri ve kurucu değerlerinden uzaklaşılıyor mu?
Yeni deyince, eskisi ortadan
kalkıyor mu?
1923 Cumhuriyetinin CHP’si değiliz demekle ne amaçlandı?
Selin Doğan Hanımefendi’nin
söylediklerinin ne anlama geldiği
sorgulandı mı?
Kurucu değerlerden uzaklaştığınız için mi Atatürk’e kefere diyenler CHP’de?
Meclis’te Atatürk resminin indirilmesi süreci size göre iyi yönetildi mi?
Reza Zarrab’ın ilk duruşmasını izlemek için gidecek ekibi siz mi belirlediniz? (Doktor, eczacı, müteahhit...)
Sayın Kılıçdaroğlu, CHP ülkenin
umudu, geleceği ve aydınlığıdır. Ancak CHP, kurucu değerlerine bağlı kalarak bu ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyine
taşıyacaktır...
Not: Sayın Genel Başkan, onların yeterince kültürleri ve okumuşlukları olmadığı için Anadolu’da yaygın kullanılan “önüne yatarım”ın ne anlama geldiğini bilemezler...

Son söz:
Ya ümitsizsiniz, ya da ümit sizsiniz.
Ya çaresizsiniz, ya da çare sizsiniz.
                                         Behçet Necatigil