Başbakan’ın Yüce Meclis’imizde yaptığı konuşma... AKP ‘lilerin alkışları... Sosyal medyada döndürülen, düşündürürken ve hatta üzen mavralar... Başta kadın doktor ve hemşireler olmak üzere sağlık çalışanlarının ızdırabı! Güya memleketteki sağlık hizmetlerinin geldiği noktayı övüyor Başbakan. Görevinden istifa ettirilen Davutoğlu da seçimlerde oy isterken ‘kız bulamıyorsanız gelin ben size kız bulacağım’ vaadinde bulunmuştu, bekarlıktan ne yapacaklarını şaşıran erkek güruha. İşte ilişkilere, kızlarımıza, evliliklere ve aşka bakış açıları. Bu ayrı bir mevzuunun konusu. Benim asıl dillendirmek istediğim, hafta içi Fox Haber’de izlediğimiz bir hastane skandalı. (Böylesi sorgulayan, gerçek haberleri ne yazık ki göremiyoruz artık televizyon haberlerinde. Ne acı!) Nazlı Yerebasmaz’la Yüce Kuyucaklıoğlu’nun imza attığı bu özel haberde içler acısı bir dram var ne yazık ki. Yer; inşaatıyla, yapısıyla eksiği olmayan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi. Hastalar muayene olabilmek için gece saat 11’de bir A4 kağıdına isimlerini yazarak, o hasta halleriyle sabaha kadar nöbet tutup bekliyorlar, beklemek zorunda bırakılıyorlar. Hastaneden randevu alamayan yüzlerce hasta, sabahın 2’sinde, 3’ünde, 4’ünde hastane kapılarında bekletiliyor. Yetkililer sus pus. Hasta ölür mü kalır mı, durum acil mi değil mi umurlarında değil. Bu dramı yaşayan hastalar AKP’ye de, CHP’ye de, HDP’ye de, MHP’ye de oy vermiş olabilir ama işte görüyorsunuz dertleri aynı. Yani konu parti - marti hadisesi değil. Bu kanayan bir yara. Başbakanın şirin hastanelerimiz dediği ‘ hastaların bakılamadığı kimi devlet hastanelerinde ‘ fakir fakirliğine yanıp, kaderine isyan edip gecenin karanlığında sırasını bekliyor. Beklemek zorunda çünkü. Başka çaresi yok. Kimileri acile kız bakmaya giderken, kimi hastanelerde sadece şifasını bulmanın derdinde. Yani güzel kardeşim; yaprak döküyorken bir yanımız, gördüğünüz üzere bir yanımız bahar bahçe.
İsmail Küçükkaya da evlendi
Fox Haber ‘in gözdelerinden Çalar Saat sunucusu İsmail Küçükkaya da nihayet evlendi. Nihayet diyorum çünkü aramızdaki takılmalarda, tarih belirtmez, “bi ‘ara bakarız o işe” der geçerdi. Ve geçtiğimiz hafta sonu Bodrum Bitez’de kıyılan harikulade nikahla görsel sanatlar öğretmeni Eda Demirci Yengemiz’le dünya evine girdi İsmail’imiz. Zaten aylar öncesinden Sözcü’ye verdiği röportajda evleneceğinin sinyalini çakmıştı. Fox’a gelmeden önce yazılı basındaki farklılığı ve gösterdiği başarıdan dolayı sıkı takipçisi olduğum kusursuz ‘Ankara Gazetecileri’ arasındaydı. Köşe yazılarını takip eder, zaman zaman çıktığı TV kanallarında yorumlarını mutlaka dinlerdim. Fox’a gelmesini büyük bir kazanç olarak görmüştüm ki, son derece haklı çıktım. Müthiş iş disiplini, fark yaratma yetisi, işini, ailesini, dostlarını seven tavrına seyirciyle kurduğu muhteşem bağ da eklenince Fatih Portakal nasıl ki Ana Haber’de zirveyi kaptırmadı, ‘mavi huylu’ İsmail de Çalar Saat ratinglerini zirveye taşıdı. Elbetteki Genel Yayın Yönetmenimiz Doğan Şentürk’ün maestroluğunda, cesaret veren, zekice yönlendirmelerinin etkisiyle... Birbirlerine çok yakışan İsmail ve ‘gönlünün efendisi’ Eda Yengemiz’e gıptayla bakıp mutluluklar diliyorum. Çifti kalp kapakçıklarımla, bütün sevgimle kutluyorum. Ne diyelim, darısı başımıza artık. (Bu arada İsmail 15 Ağustos Pazartesi itibariyle Çalar Saat dümeninin başına geçiyor. Aman unutmayın!)
Ceyl’an Ertem farkı
Böylesi sesleri, yorumları dinleyince memleketin sisinden, pusundan, kavga gürültüsünden, yalanından dolanından arınıp gidiyorum çok uzaklara. Gündemle fazlasıyla haşır neşir olan bizler için özellikle gerekli, kimsenin bulaşamadığı oksijen alanları. Zaten kimi duyarlılar olarak bu alanları kendimiz için yaratamazsak, bizler de tımarhanelik olabiliriz pekala. Birkaç haftadır kaliteye susamış gibi Ceylan Ertem dinliyorum. Birçok şarkısını tekrar tekrar başa sararak hem de. Eserlere kattığı yorum bambaşka. Kendisini göstermek için hiçbir ekstra çabası yok. Şarkılarını son derece istekli, keyfince söylüyor. Müthiş özgüvenli. Zaten şarkıya bir başladı mı en anlayamayanını bile daldırıp götürüyor uzaklara. Gönül telini titretenlerden o da. Bu işin üstadları elbette türlü müzik terimleriyle anlatabilirler Ceylan’ın maharetlerini ama benim sesini duyar duymaz hissettiklerim tarif edilemez. Dinleyenini alıp da tertemiz, mis kokulu limanlara götürüyorsa bir sanatçı daha ne olsun ki!? Memleketin yüz aklarından Ceyl’an Ertem’e selam olsun.