36

Gündem sapmasın arkadaşlar. Hassas olduğumuz laiklik mevzusunu dahili ve harici bedhahlarla her durum ve şartta konuşur, en hararetli şekilde savunuruz elbette. Ancak hadise gündemin suyunu bulandırıp çocuklara yapılan taciz ve tecavüzcülerinin konuşulmamasını mı sağlamak acaba? Nesil dindar yetişsin diye özellikle erkek çocuklarımızın başına gelenler tüyler ürpertici değil mi? Elbetteki başbakanı, bakanı gerekeni yapıyor ya da yapacaklardır! Kim bilir şu güzel pazar gününde bile çocuklarımıza yönelik kimi cemaat ve vakıflarda eğitim adı altında kaç tecavüz, kaç taciz vakası yaşanıyor? Ne acı. Bu kadim topraklar böylesi rezalete daha ne kadar tanıklık edecek peki ? Sormayalım mı bunları ey Türkiye? Karaman’daki olayda sadece bir eğitimci müsvettesine bilmem kaç yıl ceza vererek geçiştirilecek işler midir bunlar? Anayasa denilirken, laiklik olmasa da olur denilirken kaç çocuğun daha genç yaşta hayatı kararacak acaba? Bunlar ileride nasıl çoluk çocuk sahibi olup, aile kurabilecek? Hey ki hey, vah ki vah! Ben şu sarsıcı Spotlight filmini bir kez daha başa sarayım da ecnebilerin ahlaksızlıklarına tanıklık edeyim. Bizde yokmuş gibi, halimize şükrederek!!!

33


NAFİ GÜRAL EFSANESİ 

“Tam bir Anadolu kaplanı. Sakin güç, güleç yüz. Eşi ailesi her zaman arkasında, yanı başında. Kütahya’dan çık yola memleketin dev isimlerinden oluver. Çocukları da bu başarının bayraktarlığını yapsın. Bravo valla. Allah’ın sevgili kuluymuş Nafi Bey...” Hafta içinde Afyon’daki NG Termal’i gezerken işte bu cümleler geçti aklımdan. Ahlaklı, başarılı bir işadamı olmak, sanayiden turizme memleketten kazandığını memleket insanıyla paylaşmak müthiş bir şey. Bir de Fransa’da harikalar yaratacak Milli takımımıza da sponsor olmak her babayiğidin harcı değil. Helal olsun Kütahya’nın efsane girişimcisine. Afyon’un malum termali meşhur ve NG’de öyle bir otel kondurmuşki kükürtlü sular üstüne. Bir gidiyorsunuz yenilenmiş, bambaşka bir insan olarak dönüyorsunuz evinize. Her yer Kütahya’nın porselen ya da seramiğinden. Tertemiz, mis gibi. Turizm bugünlerde ne kadar bitik olsa da işte böylesi tesisler etkilenmiyor o krizden. Kendi kitlesini oluşturmuş. Geleni bir daha geliyor. Durum böyle olunca otel de kalkınıyor, yöre de, yöre insanı da. Afyon deyince Kocatepe, kaymak gelirdi akıllara şimdi onlara bir de NG Termal eklenmiş. Ha bu arada tam 250 bisikletli 6 - 8 Mayıs’ta Frig Vadileri Bisiklet Turnuvası’nda koşacak. En büyük hedef, Afyon’un gizli saklı kalmış hazinelerini tüm dünyaya tanıtmak. Ben bu ulvi mevzuda Afyonlu kardeşimin sonuna kadar arkasındayım.  
                     
32


TÜRKİYE'NİN ONUR'U

Bilen bilir gezen tozan bir adamım ben. Dünya çapında birçok otelde kalıp, birçok uçağa bindim. Hani bir süre sonra merkep olsan iyiyi kötüden ayıracak hale gelirsin ya aynen o hesap. Geçtiğimiz günlerde hem Amsterdam’a hem Berlin’e seyahatim oldu. İkisini de Onur Air’le gerçekleştirdim. Özellikle Avrupa uçuşlarını Onur’la gerçekleştiren dostlarımdan duyardım gayet iyi olduğuklarını ama test etme imkanım olmamıştı. Bu son iki uçuşumda da anladım ki bizim dünya çapında önemli bir havayolu şirketimiz daha varmış. Özellikle zamanında kalkışı, pilot ve personelinin işbilirliği, en küçük sorunda dahi güler yüzleriyle yanınızda oluşu çok etkiledi beni. Güven veren bir yapısı var. Bunu bir yolcu olarak hissetmek önemli. Atatürk Havalimanımızın ciddi bir transfer hava yolu olduğu düşünülürse, Onur’un yolcuları arasında hatırı sayılır ölçüde yabancının da olması son derece önemli. Helal olsun. Bir TC vatandaşı olarak fazlasıyla gururlandım. Hem çok iyi oldukları için hem de havada şirketlerimiz arasında keyifli bir rekabet olacağı için. Çünkü rekabet varsa orada tüketici kazanır, sen, ben kazanırız. Türkiyemiz kazanır. Yolun açık olsun Onur kardeşim.
 
37


EBRU'DAN KAHVALTI KİTABI

‘Ben yeme içme gurusuyum’, ‘ben gurmenin ötesiyim’ diyerek orta yerde fink atan, beleş yemek yeme meraklısı soytarı tipleri bir kenara bırakırsak memlekette bu işin hakkını veren o kadar az insan var ki, işte gerçek gurme Ebru Erke de onlardan biri. Hem bu işin üniversite amfilerinde eğitimini almış, hem de yıllardır çıkardığı yeme, içme gezme dergilerindeki eşsiz ve sağlıklı önerileriyle, gelişmiş ağız tadının farkını ortaya koyuyor. Ebru’yla yaptığımız kimi gurme seyahatlerinde de gördüm ki işinin dünya çapında profesyoneli. Böyle iş bilen insanlarda da ne yazık ki, bahsettiğim çakma gurmelerdeki cahil cesareti olamıyor. Fazlasıyla mütevazı oluyorlar. Neyse! Ebru Erke geçtiğimiz günlerde ‘Kahvaltı’ kitabını meraklılarıyla buluşturdu. Memleketin kahvaltı kültürünü hesaba katınca, bu sofraların derlenip, toparlanması ve kitlesiyle buluşması gerekiyordu. İyi de oldu. Harika bir eser ortaya çıkardı Ebru. Helal olsun demek bile az kalır. Yine yeme içme kültürüne gönül vermiş Aydan Üstkanat da güzelim kahvaltı sofralarını öyle bir fotoğraflamış ki yeme de yanında yat dedirtiyor. Remzi Kitabevi’nin kağıt seçimi de son derece yerinde. Kuşe kağıt diye kasmayıp harikulade bir baskı gerçekleştirmişler. Dış seyahatlerimde kültürümüzü tanıtmak için Ebru Erke’nin kitabını gönül rahatlığıyla hediye ediyorum muhattaplarıma. Görsünler de kahvaltı kültürümüze gıpta etsinler diye. Ne dersiniz, Turizm Bakanlığımızın Tanıtım Dairesi de benim yaptığımı yapar belki...

38


MAYIS'IN 1'İ

Bugün 1 Mayıs dostlarım. Dünya işçisinin bayramı. Bizimkilerin de tabii. Dünyanın birçok yerinde şen, şakrak, keyifli, bayram havasında kutlanacak eminim. Bizde de Soma’da maden ocaklarında hayatını kaybeden, rezidans yapımında, gemi inşaatlarında son nefesini veren işçiler akıllara gelecek, rahmet okunacak ama sendikaların işlevi, hükümetin işçi politikaları masaya yatırılmadan yalnızca Taksim’e odaklanarak bir bayram daha geçiştirilecek. Ve bu böyle yıllarca devam edecek. Ne diyelim, işçinin, emekçinin bayramı kutlu mutlu olsun.