1

Yine aynı terane işte! Üstelik kutuplaşmanın panzehiri uyum, birleşme, bir olma-biz olma tam tesis edilememişken, muhalif radyo-TV-gazeteci tek tek susturulurken, henüz 15 Temmuz’un şoku atlatılamamış, büyüdükçe büyümüş fetö organizasyonu tam çözümlenememişken, Irak’ta, Suriye’de ortalık toz dumanken, doları Euro’su almış başını gidiyorken, Lozan önce yüceltilip sonra tukaka ediliyorken... Başkanlık hadisesi -muhalafetle el ele- yine geldi oturdu gündeme. Bu ne acele aga? Referandum ‘Milli İrade’nin yansıması. Eyvallah. Fakat normal koşullar için bu böyle değil midir? Memleketi uçurumun kenarına getirip sonra bizi tek adam kurtarır demek de neyin kafası? Ekonomi zaten kırılganken, milletin yarısı borç batağındayken, odaklanılması gereken gerçek hadise terörken bir de referandum yükü, vatandaşı daha da ezmekten öteye gitmez ki. Ha bir de kıldan tüyden bir şey oylatmıyorsun ki ahaliye arkadaş! Rejimin ne olacağını oylatıyorsunuz. Parlamento mu, başkanlık mı diyorsun. Üstelik yönetenlerin çok da sevdiği OHAL ortamında. Kim, neyden haberdar ki ayrıca. Şehitler ölmez vatan bölünmez elbette ama önce şu azgın terörü halletsek. Sonra şehit vermemeyi, insanımızı yaşatmayı konuşsak. En en en sonra da demokratik sistemimizin! hal-i pürmelalini masaya yatırsak daha iyi olmaz mı? Hem vatanını seven gerçek devlet adamlığı bunu gerektirmez mi?

2


Film Festivali


Tam 53 yıldır süregelen bir festival. Her devirde, her şart altında yapılmış ya da yapılmaya gayret gösterilmiş. OHAL sürecinin en güzel haberlerinden biri Antalya’dan geldi. Uluslararası Antalya Film Festivali bugün başlıyor. Turizmsiz, turistsiz geçen bir yazın ardından Antalya halkı filmlerle dopdolu bir hafta geçirecek. Biraz da moral depolayacak. Tam da en güzel mevsiminde zira güneyin bu parlayan yıldızı. Sanata siyaset karıştırılmadan, serbestçe derdin tasanın anlatılabildiği sanatla iç içe bir festival olur umarım. Unutmayın ki Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün de dediği gibi, ‘sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir’. İşte o nedenledir ki sanatımıza ve sanatçımıza her daim sahip çıkalım. Kimsenin boyunduruğu altına girmeden.

3


Üç günlük dünya


Aslında denizin, havanın en güzel zamanları. Hele de güneydeysen ve hatta Bodrum’daysan. Son derece romantik, bir hayli uysal. Kaosun, kargaşanın, gürültünün çok uzağında kendinle baş başa kalmak... Yeni Megane Sedan’ı test ettiğim Bodrum’un Gölköy’ünde sadece iki günde yepyeni bir Murat olarak döndüm metropole. Ne hükümetin, muhalefetin kulis çalkantıları, ne de Ortadoğu bataklığının fokurdaması... Her şeyi bir kenara bıraktım, yenilendim, tazelendim geldim. Direksiyon başında Ege’nin maviliğinde, çam ağaçlarının arasında gaza basarken ‘şu üç günlük dünyada, şu cennet vatanın tadını çıkara çıkara, birbirimizi yemeden yaşasak olmaz mı?’ soruları arasında buldum kendimi. Demem o ki imkanınız yettiğince gündemden kaçın, uzaklaşın dostlarım. Çünkü dünyaya bir kez geliyorsunuz. Hadi bakalım.