MHP Genel Başkanı Bahçeli, AKP’nin performansını yetersiz görmüş olacak ki “başkanlık” konusunu kendi gündeme getirdi. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi Türkiye’nin bir numaralı gündem maddesi oluverdi.  Piyasalar bir anda titreyiverdi.
Sahi başımızda bir de başkanlık belirsizliği vardı! Herkes unutmuş olacak ki, Erdoğan bile dile getirmezken Bahçeli fırsatını bulur bulmaz hatırlattı.
Piyasalara nasıl yansıyacağını yorumlamadan önce MHP için kısa bir durum analizi yapmak istiyorum.
Bahçeli parlamenter sistemden yana olduğunu üzerine basa basa söylediğine göre Meclis’te ret oyu verecek dolayısıyla referanduma gidilemeyecektir. Peki, o zaman Bahçeli bunu neden dile getirmiştir? Bunu anlamıyorum.
Meclis’te kabul oyu verirse referandum için meydanlara çıktığında parlamenter sistemi nasıl savunacaktır? Adama sormazlar mı “ne çeşitsin sen?” diye... Bunu hiç anlamadım!
Başkanlık sistemi gelirse doğası gereği iki kutup yarışacağından MHP silinecektir. Oh, Bahçeli rahat, MHP’li rahat, ülkücü rahat... Burada esas soru acaba MHP ne yapmak istemektedir? Anlayan var mı?

Başkanlık ekonomisi

Gelelim piyasalara... Dünya ekonomisinin yavaşladığı ve Amerika’nın faiz artırım sürecine girdiği bir dönemde tasarlanan siyasi model değişiminin belki de en önce ekonomik sistem üzerindeki muhtemel yansımalarını tartışmak gerekiyor.
Doğruya doğru, Erdoğan dünyada haz edilmeyen bir lider olarak görülüyor. Olası başkanlık sistemi Türkiye için demokrasiden uzaklaşma, otoriter rejimin yerleşmesi, tek adam yönetimi olarak görülecektir.
Böyle bir algıda bırakın Türkiye’nin doğrudan yatırım çekmesini, faizleri 5 puan artırsanız bile sıcak para gelmez. Gelmesin tamam da, Türkiye’de hâlihazırda bulunan yabancı paranın bir kısmı da veda eder. O da etsin... Büyük yerli yatırımcı da kendini garantiye almak adına yurtdışına para gönderir. Bize ne kaldı?
Bu saydıklarımın hiçbiri TL cinsinden yapılamayacağına göre dolara talep hızla artar ve kur nerede durur bilinmez! Dolar sapıtınca borçlar ödenemez. Sonrasını sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Bir iki demokrasi, insan hakları soslarıyla oylamaya sunulan yeni anayasanın geçmesi halinde ortada ne muhalefet kalır ne aykırı düşünce... İnsanlar işini, şirketini, yaşam kalitelerini kaybetmekten korktukça fikirlerinden vazgeçer, her geçen gün kontrollü yaşar ne harcama yapar ne de yatırım.
Sadece söylentisinin bile doları tarihi rekoruna taşıdığını, borsanın düşüp faizlerin arttığını düşünürsek, bir de referandum akabinde başkanlık sistemi geldiğinde, küp üstüne küp dizmişler, en altından bir çekmişler, sen seyreyle gümbürtüyü...…