Bundan 40 gün kadar önce Hükümet yetkilileri çıktı, Türkiye’nin üç yıllık orta vadeli programını (OVP) açıkladı. Bu programda çeşitli hedefler vardı ama nihai hedef kişi başına gelirin 10 bin doların üzerine çıkarılmasıydı.
Diğer hedefler bu doğrultuda hesaplanmıştı. Bu hesabın tutması için de dolar fiyatının belli bir seviyede kalması gerekiyordu. Çarptım, böldüm, topladım, çıkardım;
2017 ortalaması; 3.19 TL
2018 ortalaması; 3.30 TL
2019 ortalaması; 3.38 TL olması gerektiğini hesapladım. İşin özeti buydu.
İyi de dolar çoktan 2017’yi aştı, neredeyse 2018 hedefine geldi.

Hedefler tutmazsa ne olur?

Oysa yeni dönemin başlamasına daha bir buçuk ay var! Doların artışıyla beraber gelecek enflasyonu, borç açığını falan hiç saymıyorum.
Normal şartlarda hızlı yükselişlerin ardından geri çekilme beklenir. Geri çekildikten sonra tekrar zirveye tırmanan ve seviyesini kaybetmeden yükseldiği yerde duran dolar her geçen gün konumunu güçlendiriyor ve adım adım ilerliyor. Ortalamaların canına okumakla kalmıyor bütün hedefleri de anlamsızlaştırıyor.
Gidip de OVP hakkında konuşmak ve hedeflere anlam yüklemeye çalışmak beyhude bir çabadan öte değil! Bugüne kadar açıklanan hedeflerin hiçbiri tutmadığı halde ne oldu? Hiçbir şey... Hâlâ aynı tas aynı hamam...

Ekonomi idam sehpasında

Türkiye yurtdışından bakıldığında hem değer kaybeden parası ve yüksek döviz borcu nedeniyle risk algısı kötü hem de politik tehlikeleri nedeniyle soğuk görünüyor.
Turizm gelirlerimiz çöküp ihracat gelirlerini de artıramayınca her ay net para çıkışı yaşanıyor. Para TL olarak çıkacak değil ya, dövize çevrilip öyle çıkıyor.
Şimdi bu durumun üzerine idam tartışmaları ile tüy dikiyorlar. AKP’nin blöf yaptığını görünce MHP’nin idama destek atması işleri değiştirdi. Bu durumda ya AKP konuyu bir daha açmayacak ya da Meclis’e idam cezası içeren bir anayasa teklifi sunacak. İşte o zaman şenlik başlayacak.

Bakan bile “küme düşeriz” diyor

Türkiye gerçekten bu yönde bir adım atabilir mi? Yer mi? Valla atarsa Avrupa Birliği ile ilişkilerin bitmesinin arkasından mali yaptırımları getirecektir. Bu da Türk bankalarına açılacak kredilere kısıtlama, şirketlerin kredi alması veya bono-tahvil ihraç etmesini durdurma anlamına gelir. Ziyaret ve ticaret yasağı da masanın üzerine konur...
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in dediği gibi “AB’den kopmuş bir Türkiye algısı 3’üncü dünya ülkesidir.” Koparsak doların 2017 ortalaması için 3.50 bile iyimser kalır. Tartışılacak bir ekonomi kalmaz. Sen sağ ben selamet huzura ereriz.