Bundan on gün kadar önce “Devletin başıboş kasası” başlıklı yazıma; “Şaka değil, Türkiye Hazinesi’nin yıllardır başında kimse yok” diye başlamıştım. İki yıldır Hazine Müsteşarlığı koltuğuna bürokrat atanamıyor, vekâleten iş yapılıyordu.
Nihayet, Türkiye Finans Genel Müdürlüğü’nden istifa eden Osman Çelik, Hazine Müsteşarı oldu. Sonunda birinin gerçekten Hazine’den sorumlu olması güzel ancak yine de bir sorun var!
Öncelikle Türkiye Hazinesi’nin başına geçecek isim 2013-2015 arasında Türkiye Finans kurumunda Ticari Bankacılıktan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak çalışıyormuş. Geçen yıla kadar genel müdürlük tecrübesi dahi yok. Geçmişinde hep katılım bankalarında çalışmış. Hop Hazine’nin başına!
Şimdi gelelim devletin diğer ekonomi bürokratlarının genel görünümüne...

Merkez Bankası, Hazine, BDDK


Murat Çetinkaya, Albaraka Türk’te profesyonel hayatına başlayan ve Kuveyt Türk’te görev yaparken bu yıl Merkez Bankası Başkanı oldu.
Bu atamayı yapabilmek için de bu kişiye özel yasalar değiştirildi. Kendisinin Merkez Bankası Başkanı oluncaya kadar kayda değer hiçbir başarısı yoktu... Dört ünlü ekonomi profesörü arasından, ekonomi lisansı bile olmayan, kuruma en son giren en genç kişi başkan yapıldı.
Keza, Kuveyt Türk Evkaf Finans Kurumu, Anadolu Finans Kurumu Genel Müdür Yardımcılığı, Türkiye Finans Katılım Bankası Genel Müdür Yardımcılığı oradan da devletin TMSF kurumuna geçen Mehmet Ali Akben, 2015 yılında BDDK Başkanlığı’na getirildi.
Ve son olarak Osman Çelik Hazine Müsteşarı oluyor. Dikkat ederseniz ekonomi yönetiminin en önemli üç özerk kurumunun başına faizsiz bankacılık kökenli isimler getirildi.

Liyakat esasına, kariyere ne gerek var?


Üçü de İslami bankacılık yaparak bugünkü konumlarına geldi. Üçünün de çok parlak bir geçmişi yok. Tesadüf mü? Üstelik Türkiye’de katılım bankalarının sektördeki payı sadece yüzde 5 oranında!
Gelişmiş ülkelerin parlak kariyerli profesör yöneticilerini geçelim. Aynı kulvarda yarıştığımız Hindistan’ın Merkez Bankası Başkanı Amerika’nın en iyi üniversitelerinden MIT’ten doktora almış. IMF baş ekonomistliği yapmış. 2010’da yayınladığı küresel krizle ilgili kitabı 2010’da Financial Times tarafından yılın ekonomi kitabı seçilmiş. Son olarak Chicago Üniversitesi’nde profesörken bu göreve atanmış.
Bizde atanmak için liyakat önemsiz, İslami bankacılık dışında her türlü kariyer gereksiz. Haliyle ülke ekonomisi için beklentileri yükseltmek yersiz.