Cumhurbaşkanı Erdoğan konuştukça, yakalanmanın verdiği utançla beynimden vurulmuşa döndüm. Tamam, belki 14 yıldır Türkiye’yi AKP yönetiyordu ama belli ki hatayı yine ben yapmıştım!
Cumhurbaşkanı; “Enflasyon rakamları açıklandığı zaman, domates, biber fiyatları açıklandığı zaman gerçekten ağrıma gidiyor. Bu topraklar bu kadar bereketli olacak ama biz hâlâ domates biber fiyatlarındaki artıştan dolayı enflasyonda sıkıntı yaşayacağız. Olmaz.” deyince mahcubiyetim bir kat daha arttı.
Tabii olmaz. Olamaz! Ağrına giden Cumhurbaşkanı sinirlenmekte sonuna kadar haklı...…Nasıl böyle bir hataya göz yumabildim? Bunu ben yaptım!

Affedersiniz!

Cumhurbaşkanı; “Topraklarımız var ama yeterince değerlendiremiyoruz. Meralarımız var ama et fiyatları almış başını gidiyor. Et ithalatı yapmak zorunda kalıyoruz” demez mi?
Yerin dibine girdim. Eldeki onca imkâna rağmen et ithalatına onları ben mecbur bırakmıştım.
Cumhurbaşkanı; “Azotlu gübreyle maalesef topraklarımızı mahvettik. Doğallıktan uzak. Tüm hastalıkların temelinde de o gübreleme yatıyor. Bu reformla birlikte biz doğal gübreye dönmek zorundayız” demez mi?
Ne kadar saklamaya çalışsak da gerçekler bir bir suyun üstüne çıkıyordu. Oysa azotlu gübre benim vazgeçilmezimdi. Her şeyi ben mahvettim!

Kusura bakmayın!

Cumhurbaşkanı; “Aslında ülkemizin imkânları yeterli olmasına rağmen plansızlık nedeniyle sık sık karşılaştığımız arz açığı ya da arz fazlası sorununun ortadan kalkacağına inanıyorum“ deyişi plansızlığımı suratıma bir tokat gibi çarpıyordu.
Oysa bütün her şeyimiz planlı programlıyken bu konuda yaptığım hata affedilemezdi. Onlar planlamaya çalıştı ben mani oldum.
Cumhurbaşkanı’nın; “19 tane sebze çeşidi nedir ya?” sorusunun ezikliğiyle saymaya başladım aklıma o kadar bile gelmedi.
Çok pardon!
“Adamlara gidiyorsun bakıyorsun masaya peynirlerin envayi çeşidini getiriyorlar. Bizde niye olmuyor?” diye sorunca Cumhurbaşkanı, kafama dank etti.
Tamam, artık yerli uçak ve arabadan sonra, milli rokfor, edam, gouda üreteceğiz! Onlara kilosu 1000 dolar olan pule peynirini anlatacağım. İşe buradan başlayacağım! Lütfen özrümü kabul edin. Bir şans daha verin.
Yahu arkadaş, adamlarla 14 yıldır beraber yürüdük bu yağmurda, sadece biz ıslandık. Onlar kuru kaldı hala hiçbir yanlış üzerlerine yapışmıyor. Belki de yanlışı başka yerde aramak gerekiyor.