Türkiye ekonomisi bir ikilem yaşıyor. Bir yanda tasarruf etmesi istenen vatandaş, diğer yanda krediye boğularak harcama yapması için teşvik ediliyor.
Oysa krediyi alabilenler harcama yapanlar değil, tasarruf edenler. Harcama yapanların limitleri çoktan dolmuş durumda... Gel de çık işin içinden!
Ortam malum, kimse çıkıp kolay kolay şikâyet de edemiyor. Lakin iç piyasadaki tıkanıklık reel sektörü canından bezdirmiş durumda. Altı ayın altında çek, senet alanlar kendilerini şanslı addediyor.
Parasal bir sıkılaştırmanın da yapılmadığı hatta gevşek bir para politikası uygulandığı aşikâr... Peki, sıkışıklığı aşmak için gevşemenin dozu artırılırsa neler olur? Krediyle parayı bulan şirket riskini azaltmak için döviz alır. Yükselişe başlayan döviz endişeleri artırır ve mevcut tasarrufları dövize kaydırır.

Piyasada para yok

Lakin dolar artmaya başladı mı, orada duracaksın! Ekonomide ters bir şeyler olduğu kabul edilir. Harcamalar kısılır, yatırımlar durur. Hoş, ortada yatırım falan da yok zaten...
Oysa piyasa öyle sıkışık durumda ki, dövize gidecek para yok. Ufak müdahaleler bile yükselen doları durdurmaya yetiyor. Şimdilik buna güveniyorlar.
Lakin faiz tartışmaları şu sıralar pek bir anlamsız! Faiz düşürümüyle tüketimin canlanması, üretimin artması, yatırımların başlaması, enflasyonun inmesi, borç yükünün hafiflemesi hedefleniyor.
Bunlar olmaz! Neden? Merkez Bankası’nın faizleri düşürmesi nedeniyle bankaların verdiği kredi oranlarının düşürülmesinin şu an için imkânı yok!

Yurtdışında hava dönüyor

Türkiye yıllardır cari açık vererek ilerliyor ve verilen bu cari açıklar borç stoku olarak birikiyor. Borç stoku ülkeleri doğrudan krize götürmez ancak borcu çevirememek ülkeleri krize götürür. Daha fazla cari açık ve borçlanma risk primini artırır.
Gel gelelim yurtdışında da hava döndü... Gelişen ülkelere akan paranın musluğu kısılıyor. ABD Merkez Bankası’nın eylül ayı itibarıyla faizlerin artırılması için açık kapı bırakması ardından doların küresel değer kazanımına paralel yükselişe geçtiği görülüyor. Parite kaynaklı olduğundan seyirci kalmaktan fazlası elimizden gelmez.
Sadede gelirsek, döviz de faiz de düşmez gibi görünüyor. Birini düşürmek için yüklenmek diğerinin dengesini bozar. Nitekim Merkez Bankası’nın yaptığı da bu...
Türkiye’nin mevcut durumunu da hesaba katarsak zorlu bir sonbahar bizi bekliyor.