Hiçbirimiz hepimiz kadar akıllı değiliz

Japonların bu anlamlı sözündeki saptamayı dilediğimiz kadar uzatabiliriz; hiçbirimiz hepimiz kadar güçlü değiliz, hızlı değiliz, verimli değiliz, dayanıklı değiliz gibi. Bütünleşik akıl bireysel akıldan daha üstündür. Bir arada hareket ettiğimiz sürece sonuçlarımızı çok daha ileri seviyelere kadar geliştirebiliriz. Hem tek tek elde edebileceğimiz sonuçların toplamından daha fazlasına ulaşırız hem de tek başımıza üretebileceğimizden daha yüksek bir değer üretiriz. Birlikte çalışmanın, her açıdan verimliliği artırmak gibi çok özel bir etkisi de vardır. Bizler gerçek değerimize, diğer insanların arasındaki gerçek yerimizi bulduğumuzda ve onların da kendi gerçek değerlerini ortaya çıkarma yolculuklarında yanlarında olabildiğimizde ulaşırız...



Dağcılığı bazen bireysel spor gibi değerlendiren yorumlar görüyorum. Oysa dağcılık, güçlü takım dinamikleriyle yapılan riskli ve tehlikeli bir doğa sporudur. Dağcılar yaptıkları sporun özellikleri gereği güçlü bireylerdir ve bu güçlü bireyler bir araya gelip aralarında oluşturdukları sinerjiyle daha güçlü takımlar oluştururlar. Dağcılığın iç dinamikleri gereği, her iyi dağcı iyi bir takım oyuncusudur da. Dağcılık da, doğa sporları da, arama kurtarma çalışmaları da tıpkı hayatın kendisi gibi bir ekip işidir. Başarılı olmanız, ne kadar iyi bir takım oyuncusu olduğunuza ve ekibinizin ne kadar iyi bir ekip olduğuna da bağlıdır. Büyük başarılara ancak birbirine inanan ve güvenen büyük takımlarla ulaşılır...

HAYAT BİR TAKIM OYUNUDUR

Eğer bir takımın parçasıysak, bizden isteneni, üzerimize düşeni eksiksiz yerine getirmek zorundayız. Bu sadece kendimize karşı olan sorumluluğumuzdan değil, ekip arkadaşlarımıza, ekibimizin liderine ve ekibin temsil ettiği yapıya karşı olan sorumluluğumuzdandır da. Hepimiz aynı gemideysek bu gemiyi güvenli yüzdürme konusunda her birimize ayrı ayrı sorumluluk düşer...

İnsanoğlu bio-psiko-sosyal bir varlıktır. Sosyal bir canlı olma özelliğimiz nedeniyle tüm hayatımızı, tüm yaptıklarımızı, tüm hedeflerimize ulaşma yolculuğumuzu diğer insanlarla birlikte ve diğer insanların arasında yaşarız. Hayat bir takım oyunudur. Hayatımız boyunca diğer insanlarla birlikte çalışacağız hatta çoğu zaman seçmediğimiz insanlarla birlikte çalışıyor olacağız. İyi bir takım oyuncusu olmak için gerekli kabiliyetler yaşamımız boyunca faydalı olacaktır. Bu nedenle yaşamda kendi potansiyelinin doruğuna ulaşarak, gerçek değerini ortaya çıkarmak isteyen herkes, tüm kişisel yetenekleri bir yana, mutlaka diğerleriyle de uyumlu, dengeli, sağlıklı, yapıcı bir ilişki ve iletişim kurmayı başarmalı, mutlaka iyi bir takım oyuncusu olmalıdır...

İYİ BİR TAKIM OYUNCUSU OLUN

Doğa sporlarının çoğunda bu dinamikleri gözlemlemek mümkündür. Örneğin ülkemizde de çeşitli yerlerde keyifle yapabileceğiniz Rafting sporunda amaç, akarsuyun akış yönünde, varmak istediğiniz yere kadar raft botunu güvenli bir şekilde üzerindeki sporcuların gücüyle götürmektir. Botun içinde, botun boyuna bağlı olarak, sağlı sollu üçer dörder sporcu oturur. En arkada da ekibin liderliğini üstlenen, aynı zamanda dümenden de sorumlu olan daha tecrübeli bir sporcu bulunur. Komutları ekibin lideri verir. Bu komutlar, yaklaşmakta olduğunuz tehlikeli yere göre ya da bir dönüşe, düşüşe, kayaların arasından geçişe göre, bota gerekli manevraları zamanında ve kararında yaptırabilmek için verilir. Örneğin ekip lideri, bu tür bir geçişe yaklaşırken; sağ taraftakiler çok hızlı kürekleri ileriye çeksin, sol taraftakiler geriye çeksin gibi ya da sol taraf çok hızlı ileri çeksin, sağ taraftakiler ağırlığını sola versin gibi komutlar verir. Burada amaç bota doğru zamanda, doğru yerde ve doğru miktarda manevra yaptırmak ve tehlikeli olabilecek yere en güvenli açıyla girebilmektir...



Kararların çok hızlı alınması ve çok hızlı uygulanması gereken bu tür bir süreçte, bir kişi bile liderin komutu geldiği anda ağırlığını tam zamanında doğru yere vermezse ya da küreğine, ekibin geri kalanı gibi aynı şekilde tüm gücüyle asılmazsa, bu bot güvenli bir açıyla girmesi gereken kayaların arasına ters bir açıyla girebilir. Bot tepetaklak olunca, sadece ağırlığını doğru zamanda doğru yere vermeyen veya yeteri kadar güçle küreklere asılıp üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeyen ekip üyesi değil, o botun içinde bulunan herkes, lider dahil suya düşer. Bu durum nehrin kuvvetli ve süratli aktığı bir bölümünde başınıza gelirse, o andan sonrası artık can pazarıdır. Herkes kendi canının derdine düşer. Artık kayalar, çalkantılı sular, düşüşler veya benzeri tehlikeli yeri geçene kadar, her sporcu daha önceden aldığı eğitimler uyarınca kendi başının çaresine bakmak zorunda kalır. Ancak bu hareketli ve tehlikeli bölüm aşıldıktan sonra suların debisinin azalıp yavaşlamaya, sakinleşmeye başladığı yerde kendini ilk toparlayanlar botu, kürekleri, ekip arkadaşlarını sırayla toplamaya çalışır...