Nasuh Mahruki - Cem Mahruki


Bu hafta size kendi ailemden, Mahruki Ailesi’nden bahsetmek istiyorum. Hem Osmanlı savaş tarihinden biraz bahsetmiş oluruz hem ben de merak edilen ve zaman zaman spekülasyonlarla karşılaştığım aile soyumu anlatırım diye düşündüm.
Aile adımız olan Mahruki, Şehit Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa’nın bastırdığı Sakız İsyanı’nın ardından gerçekleşen şehadeti sonrasında ailemize verilmiştir. Osmanlı bahriye teşkilatının en yüksek mevkii olan Kaptan-ı Derya rütbesi öncesinde, İstanbul’da Tersane Komutanlığı yaptığını biliyoruz. Nasuhzâde Ali Paşa, Osmanlı hakimiyetindeki Arnavutluk bölgesinde yaşayan denizci bir babanın oğlu olarak dünyaya gelir. Denizcilik konusundaki bilgisi ve maharetiyle dikkati çeken Nasuhzâde, devrin Kaptan-ı Derya’sı Küçük Hüseyin Paşa (ö.1803) tarafından tersaneye kabul edilmiş, kısa süre içinde gösterdiği başarılar göz önüne alınarak 1810 yılında donanma ümerası (kaptan) sınıfına terfi etmiş, 1812 yılında ise Kaptan-ı Hümayun payesiyle kalyon kaptanlığına getirilmiştir.

Büyükbabamın büyükbabası Mahrukizade Mehmet Ali Bey Büyükbabamın büyükbabası Mahrukizade Mehmet Ali Bey


Bir süre sonra bilinmeyen bir sebeple bu görevinden ayrılan Ali Paşa, meşhur tarihçi Şanizâde’nin de ifade ettiği gibi; denizcilikte şöhret ve maharet sahibi olduğundan, aynı göreve devrin padişahı II. Mahmud’un Hatt-ı Hümayun’u ile tekrar getirilir.

Büyükbabam Ali Cevat Mahruki  Büyükbabam Ali Cevat Mahruki


YUNAN AYAKLANMALARI

1814 yılında, özellikle Avrupa ülkeleri ve Rusya’nın kışkırtmalarıyla Mora ve Arnavutluk bölgesinde Osmanlı Devleti’nden ayrılarak bağımsızlıklarını kazanmak üzere, Filiki Eterya Derneği’nde teşkilatlanan Rum isyancıları ve Tepedelenli Ali Paşa’nın Yanya Valiliği göre-vinden azledildikten sonra başlattığı isyan hareketini bastırmak üzere, önce Yanya Seraskeri Hurşit Ahmet Paşa, ardından Nasuhzade Ali Paşa, Tepedelenli Ali Paşa’nın üzerine gönderilir. Preveze ve Nadra sularında oldukça zorlu geçen deniz manevraları neticesinde Ali Paşa, tüm donanmayı birleştirip Serasker tayin olunur.

Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın Sakız Adası’ndaki mezar taşı Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın Sakız Adası’ndaki mezar taşı


Yunan ihtilalinin başlaması süreci

BÜYÜK TÜRKİYE TARİHİ ansiklopedisinde şöyle anlatılır; 13 Ocak 1822’de ihtilalciler, Mora, Kiklat adaları, Ağrıboz ve Attika’yı içine alan bir Yunanistan kurulduğunu, diğer Yunan ülkelerinin de kurtulacağını ilan ederler. Prens Mavrokordato başkanlığa seçilir.
İhtilalciler Ege adalarının çoğuna hakim olurlar. Anadolu’nun Kuşadası Körfezi’ndeki Sisam Adası’nda 6.000 Sisamlı, adaya hakim olduktan sonra, kuzeybatıda, Çeşme’nin karşısındaki Sakız Adası’na çıkar ve Sakızlıları ayaklandırırlar. Muhafız Vezir Vahid Paşa, Sakız Kalesi’ni asilere karşı savunmaya başlar. Adada isyanın başlamasından 19 gün sonra, 11 Nisan 1822’de Kaptan-ı Derya Nasuhzade Ali Paşa, güçlü donanmasıyla adanın Çeşme’ye bakan Sakız limanına girer. Bir hafta karşı koyan asiler imha edilir ve on binlerce Rum öldürülür veya esir alınır, Sakız Adası kurtarılır. Osmanlı’nın isyanı bastırması Avrupa’da büyük yankı uyandırır. Lord Byron ve Victor Hugo gibi şairler, Delacroix gibi ressamlar, Beethoven gibi bestekarlar acıklı eserlerle Sakız isyanının bastırılmasını eserlerinde anarlar. Avrupa’da Türklerin barbarlığı konuşulur.

Nasuhzade Şehit Kaptan-ı Derya Ali Paşa  Nasuhzade Şehit Kaptan-ı Derya Ali Paşa


ALİ PAŞA’NIN ŞEHADETİ

İsyan bastırıldıktan ve Sakız kurtarıldıktan sonra beklenmedik bir anda, küçük bir isyancı grubu cesur saldırısıyla Osmanlı’nın Amiral Gemisi’ni yakmayı başarır. Ali Paşa gemisini kurtarmaya çalışırken şehit olur. Bu elim hadisenin gerçekleşmemesi halinde, Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın isyanları bastırmak için Çeşme’de hazırlanmakta olan diğer askerleri Sakız’a geçirdikten sonra Mora’ya gönderilmek üzere görevlendirildiğini tarihi belgelerden öğreniyoruz. 1822 yılında benim büyük dedemin bastırdığı ama şehit olduğu Sakız İsyanı’ndan 7 yıl sonraki Mora İsyanı’nı Osmanlı bastıramaz ve Yunanistan 1829 yılında bağımsızlığına kavuşur.
Kaptan-ı Derya Ali Paşa’nın oğlu, yani büyükbabamım büyükbabası Mehmet Ali Bey birkaç padişaha hizmet etmiş ve Sultan Abdülmecid’in başmabeyincilik (genel sekreterlik) görevini üstlenmiştir.
Mehmet Ali Bey’in oğlu, yani büyük- babamın babası Eşref Cafer Bey, Galata- saray ve Mülkiye’yi bitirdikten sonra Sorbonne niversite’nsdie okumuş, 6 lisan öğrenmiş, Mülkiye’de öğretmenlik yapmış, şiirler yazmış ve gazetecilik yapmıştır. Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve Hindistan’da konsolosluk yapmış ve Balkan Savaşı yıllarında 3 yıl görev yaptığı Bombay’da, Hint Müslümanlarından Kızılay’a büyük yardımlar sağlamıştır. Eski eserlere, el yazması kitaplara, antikaya ve koleksiyona meraklıymış. Çok değerli Gümüş İ̇slam Eserleri ve Mühür koleksiyonları bugün Ankara Etnoğrafya Müzesindedir. İstanbul Ansiklopedisi’nde, vefatıyla ilgili bugünün Türkçesiyle şöyle yazar;
‘Ölümüne Osmanlı’nın bütün sanatseverleri ağlamalıdır. Cafer, Cafer değil cevherdi, cevher değil bir cevherler hazinesiydi; İstanbul halkının bir sınıfı vardı ki dostlukta, vefakârlıkta, kendilerine özgü bir karakter sergilerlerdi. Cafer, o seçkin sınıfın son simalarındandı.’

Büyükbabamım babası Mahrukizade Eşref Cafer Bey Büyükbabamım babası Mahrukizade Eşref Cafer Bey


SON KUŞAK MAHRUKİLER

Eşref Cafer Bey’in oğlu, yani büyükbabam Ali Cevat Mahruki, 1901 yılında doğmuş, Macaristan’da okumuş ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin genç inşaat mühendislerinden biri olarak, Ankara Çubuk Barajı’ndan su getirilmesi gibi pek çok projeye imza atmıştır. 1946 yılında, kendisi gibi öncü 12 girişimci bir araya gelerek, bugün ülkemizin en büyük bankalarından biri olan Garanti Bankası’nı kurmuştu. Ülkemizin bankacılık alanındaki öncü ve girişimcilerinden olan büyükbabam, kuruluşundan
1952 yılına kadar Garanti Bankası’nın idare meclisi üyeliği yapmıştır.
Ali Cevat Mahruki’nin oğlu, yani babam Cafer Cem Mahruki, Türkiye’nin en iyi para koleksiyoncularından biridir ve Türk Nümismatik Derneği Başkanıdır. Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi kağıt para ve Cumhuriyet dönemi kağıt, madeni, hatıra para ve hatıra madalya koleksiyonu dünya çapında eşsizdir. Cumhuriyet dönemi Hatıra Paralarının kitabını yazmıştır. Cumhuriyet dönemi Hatıra Madalyaları kitabı çıkmak üzeredir.
Benim hikayemi zaten biliyorsunuz. Dilerim ailemizin son erkek üyesi, Barlas Mahruki de en az ataları kadar yiğit ve ülkesine faydalı bir Vatan evladı olur.

nasuhmahruki1

nasuhmahruki2