Üniversite yıllarımdan beri hayalini kurduğum, 1970’lerin efsanevi Karadan Doğu Yolculuğu hayalimi, 1997 yazında, kız arkadaşımla İstanbul’dan Katmandu’ya motosikletle gittiğimiz hayatımın en muhteşem yolculuğuyla gerçekleştirdim. Tibet’te 1 ay süren 8 binlik bir tırmanışın ardından, yalnız yaptığım dönüş yolculuğunda da, görmek istediğim festivalleri ve tapınakları gezdim. 4 ay ve 21 bin km yolun ardından, hafızamda unutulmaz anılar ve cebimde sadece 25 dolarla Gürbulak’tan tekrar Türkiye’ye giriş yaptım. İstanbul’dan Katmandu’ya gidiş dönüş yolculuğum boyunca günlük tuttum ve bol bol fotoğraf çektim. Bunları da Asya Yolları, Himalayalar ve Ötesi adını verdiğim 4. kitabımda anlattım. Bu yolculuk sırasında, Budistlerin en önemli 4 hac mekanını da ziyaret ettim. Bu pazar sizleri, Buddha’nın 4 kutsal hac mekanını gezerken tuttuğum günlüğümden notlarla ve çektiğim fotoğraflarla baş başa bırakmak istiyorum. Bu fotoğrafların ve hikayenin devamını, Diagonal’in harika baskıları ve tasarımıyla, 2 Şubat - 5 Mart tarihleri arasında, Teşvikiye’de RenArt sanat galerisinde açacağım sergide veya aşağıdaki bağlantıda izleyebilirsiniz...

https://www.facebook.com/media/set/?set=a.10153375805963657.1073741834.42243983656&type=3


SARNATH


Saat 06.00’da, Japon rahiplerin davullarla yaptığı sabah pujasının sesleriyle uyandım. Budizmi benimsemiş her ülkenin kendine özgü rituelleri var. Özde aynı olmakla birlikte, yöntem olarak birbirlerinden oldukça farklı olabiliyorlar. Hafif bir kahvaltıdan sonra, Buddha’nın yakıldıktan sonra kalan kalıntılarından bir kısmının saklandığı Buddha Tapınağı’na gittim. Tapınağı Sri Lankalı Budistler yapmış. İçini de bir Japon sanatçının yaptığı, Buddha’nın hayatını anlatan çok hoş resimlerle süslemişler. Tapınağın hemen yanında, Bodh Gaya’daki Bodhi Ağacı gibi, Buddha’nın altında aydınlanmaya ulaştığı ağacın bir dalından yetiştirilen incir ağacı ve altında, Buddha’nın beş brahmine verdiği ilk dersini tasvir eden büyük, renkli heykeller var.


BODH GAYA


Sabah erkenden kalkıp ilk olarak buraya gelme sebebim olan, Mahabodi Tapınağı’ndaki, “münzevi derviş” Siddhartha Gautama’nın altında aydınlanmaya ulaştığı ve Buddha olduğu, Bodhi Ağacı’nı görmeye gittim. Burası, Budistlerin en kutsal hac yeri. Gerçekten de özel bir yer burası; bütün tapınak alanı son derece huzurlu ve mistik bir havaya sahip. Bahçedeki her şey insana huzur ve dinginlik veriyor sanki.


BUDDHA’NIN 4 KUTSAL HAC MEKANI


Bu yolculuğu yirmi dokuz yaşında yapmanın benim için özel bir anlamı da var. Tarzına ve yaşamına çok ilgi duyduğum ve tanımaya çalıştığım, yıllar sonra aydınlanmaya ulaşıp Buddha olarak anılacak olan Sakya Prensi Siddhartha Gautama, arayışının cevabını bulmak için, yirmi dokuz yaşındayken babasının sarayından ayrılır. Ben de uzun yolculuğuma bu yaşta çıkmak istedim. Buddha’nın öyküsü nedense hep çok ilgimi çekmişti; genç prens, yirmi dokuz yaşına dek babasının sarayında her şeye sahip ve son derece mutlu bir hayat sürer. Ancak ondan gizli tutulmasına rağmen, saray dışındaki gezileri sırasında ilk kez gördüğü hasta, yaşlı ve ölü insanlar, onun yaşamı sorgulamasına neden olur. Yaşamında bir amacın eksikliğini hisseden Prens Siddhartha, karısı ve çocuğu dahil, sahip olduğu her şeyi terk ederek, altı yıl sürecek ve sonunda kendisini Buddha’lığa götürecek olan çileli yolculuğuna başlar...

Bizi kendimizden başka kimse kurtaramaz. Hepimiz kendi yolumuzu, kendimiz yürümek zorundayız. Buddha

LUMBINI


Sabah Sonouli’deki otelimizde kahvaltı ettikten sonra tekrar Lumbini’ye gittik. İ.Ö 623 yılında Buddha’nın doğduğu bahçeyi, annesinin onu dünyaya getirmeden önce son kez yıkandığı gölü, İmparator Aşoka’nın onun anısına diktiği sütunu ve çevredeki tapınakları gezdik. Doğrusu ya, Buddha’nın doğduğu toprakları görmek, 2600 yıl sonra bile olsa, aynı mekânda bulunmak çok hoş bir duygu benim için. Bir süre sakin bir şekilde oturup burada olanları hayal ederek gözümde canlandırmaya çalıştım. Burada olmaktan hoşnutum.


KUSHINAGAR


Sabah ilk olarak Buddha’nın Parinirvana’ya ulaştığı -bu dünyadan ayrıldığı- yere gittim. Nirvana Tapınağı içinde saklanan, sağ tarafına uzanmış, yüzü Batı’ya dönük vaziyette, altı metre boyundaki 1500 yıllık Buddha heykeli, Buddha’nın öldüğü yeri simgeliyor. Söylenceye göre, Buddha ölüm döşeğinde yatarken, yardımcısı Ananda, Buddha’nın yorulabileceğinden endişe ettiği halde, çevresinde toplanan rahiplere, öğretisi hakkında sormak istedikleri bir şey varsa sormalarını ister. Ancak herkes sessiz kalır. Bunun üzerine Buddha’nın son sözleri şunlar olur: “Bütün birleşerek var olan, parçalardan oluşan şeyler, tekrar dağılabilir, yok olabilir şeylerdir; kendi kurtuluşunuz için çalışın.”


29 YAŞINDA YOLA ÇIKMAK


Bu arada Buddha’nın, kendi izleyicilerinin hac ziyareti yapmalarını istediği dört kutsal yeri bitirmiş oldum. Buddha’nın doğduğu, aydınlanmaya ulaştığı, ilk dersini verdiği ve öldüğü bu dört yer, Budist hacıların en çok gitmek istediği yerler. Bu yolculuğu gerçekten yapmak istiyordum ve bitirdiğim için çok mutluyum. Bu kitabın en başında yazmıştım; Siddhartha Gautama adlı genç prens, arayışının cevabını bulabilmek için babasının sarayını terk ettiğinde, benim şu anda bulunduğum yaştaydı. Bu yolculuğu yirmi dokuz yaşında yapmanın benim için bu yüzden de özel bir anlamı var. Yine de ben Budizmden ziyade, Buddha’nın kendisine ilgi duyuyorum ve Budizmi değil, Buddha’yı tanımaya çalışıyorum. Yirmi dokuz yaşında, her şeye sahipken bu olağanüstü kararlılığı gösteren ve yıllarca inanılmaz bir güçle amacına doğru ilerleyen ve sonunda hedefine ulaşan bu genç adamı, düşüncelerini, hayallerini, tutkularını, korkularını öğrenmek istiyorum...