İşçiler, öğrenciler, memurlar, akademisyenler, şairler, yazarlar, kadınlar, erkekler, gençler, yaşlılar, din adamları yani Budist rahipler de başkentin ve diğer büyük kentlerin meydanlarına doluştular.
Seçilmişti.
Çalışkandı.
Tarikat liderinin kızıydı.
Ama çalmıştı.
“Çalıyor ama çalışıyor” demediler.
Cumhurbaşkanını istifaya çağırdılar.
Güney Kore insanlarının, bizim ülkemiz Türkiye insanı ile kıyaslanabilir çok yanı var. 56 yıl önce yani 1960’lı yılların başında Türkiye’de kişi başına milli gelir 360 dolar, Güney Kore’de ise 80 dolardı. İki ülke de fakirdi ama Türkiye daha iyiydi.  4 Güney Koreli’nin gelirini toplasan ancak 1 Türk edebiliyordu.
Bugün tersi oldu.
Güney Kore’de kişi başına milli gelir 24 bin dolara çıktı. Türkiye’de kişi başı milli gelir, bir ara 10 bin dolara kadar yükseldi fakat orda tutunamadı, bugünlerde  8- 9 bin dolar arasında gidip geliyor. Güney Kore’nin toprak büyüklüğü Türkiye’nin sekizde biri kadar. Türkiye’nin içinde 8 Güney Kore büyüklüğü var ama bugün 4 Türk’ün gelirini toplasan ancak 1 Güney Koreli ediyor.
Güney Koreli başardı.
Dünya üst ligine çıktı.
Nüfuslarımız da aşağı yukarı aynıydı. 1955 yılında Türkiye’nin nüfusu 22.5 milyon iken, Güney Kore nüfusu 21.4 milyon kişiydi. Nüfus artışında biz 80 milyona dayandık, Güney Kore 50 milyonda kaldı. Doğurmaktaki becerimizi, üretimde, gelişmede yakalayamadık. 50 milyon nüfuslu Güney Kore’nin çalışan sayısı (istihdam), 80 milyon nüfuslu Türkiye ile eşit.

*  *  *

Biz başaramadık.
Onlar bilme sarıldılar.
Okullarında, eğitimlerinde, üretimlerinde, tarlalarında, fabrikalarında, bahçelerinde, alt yapılarında, üst yapılarında  “araştırma-geliştirme odaklı” kalkınmaya ağırlık verdiler. Dünyada bir buluş yapılmış, söz gelimi ampul icat edilmiş. Güney Koreli beyni, otomatiğe bağlanmış gibi; “ampul icadından ben nasıl bir yenilik yaratabilirim” diye çalışmaya başladı. Bütün okullarda eğitim ve farikalarda üretim; yenilik yapmaya vidaladı. Dünya süper ligine çıktılar. İnsani gelişmişlik endekisinde Türkiye 90’nıcı sırada çakılıp kaldı, Güney Kore 12’ci sıraya çıktı. Türkiye’nin toplam 64 bin araştırmacısı var, Güney Kore’nin 264 bin. Türkiye’nin ihracatı 150 milyar dolar, Güney Kore’nin ihracatı 550 milyar dolar.
Beğenmezsin!
Allah’ın çekik gözlüsü!
Sokağa indi, bağırıyor.
Çaldıysa orada duramaz.
“Çalıyor ama çalışıyor” yok.
Cumhurbaşkanı olamaz.
Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-hye’nin istifa edip gitmesini istiyorlar. Makamını, koltuğunu, nüfuzunu, yakın arkadaşına kullandırarak, işadamlarından vakıf için bağış topladığı ortaya çıktı. Güney Kore adaleti, özel bir soruşturma ekibi kurdu, cumhurbaşkanı yolsuzluğunu didik, didik incelemeye başladı. Savcı, “Cumhurbaşkanının bağış toplayanlarla ortak hareket ettiği kanaatine vardığını” açıkladı. 2 danışmanını da tutuklayıp
hapse koydular.

*  *  *

Güney Kore-Türkiye!
Kıyaslanır yanlarımız çok.
Vakıf kurup devlet ihalesi kapan işadamlarından bağış toplama işi Türkiye’de de sık sık oluyor. Güney Kore’de olunca milyonlar sokağa “istifa” diye dökülüyor. Türkiye’de ise Cumhurbaşkanı’nın gücüne güç katmak için; hem parti aracılığıyla Meclis’e (yasamaya) hakim olacak, hem bakanları atayarak hükümete (yürütmeye) hakim olacak, hem hakimlerin yarısını atayarak yargıya hakim olacak, kanun niteliğinde kararname yapma yetkisi ile Meclis’i de feshetme yetkisi olacak yeni bir anayasa hazırlanıyor.
Anlatmaya çalışıyorum.
4 Türk.
1 Koreli.
Etmiyor.