Sakarya Üniversitesi’nde  “Din-İman-Kitap” okutan bir ilahiyat yardımcı doçenti Adil Öksüz’ün de başına 4 milyon TL ödül konuldu. Bu din-iman- kitap ilahiyatçısı (!) “imam ve abi sayıldığı” ve yüksek itibar gördüğü günlerde iktidar büyüklerince korunup kollanıyordu. O zaman beraber yürüyorlardı aynı yolları.
İmam, beceremedi.
Darbecilik elinde patladı!
Şimdi gazetelerde “iç donuyla çıplak kıllı bedeni ortada alaturka helada oturuş pozisyonunda” çekilmiş fotoğrafı yayınlanıyor.
Kaçtı mı, kaçırıldı mı?
Gören, duyan, bildiren!
Alacak 4 milyon TL ödülü.
4 milyonu Tayyip Erdoğan ya da Binali Yıldırım ceplerinden ödemeyecekler. Polis kadrosu 250 bin kişiye çıktı, OHAL de var yine de halktan toplanan vergilerden ayrılan 4 milyon liranın gücüyle “Allahsız -Kitapsız- İmansız darbeci Andırınlı Adil...” yakalanacak.
Hep para gücü öne çıkıyor!

* * *

İşte Çanakkale Köprüsü için ilk açıklanan yine paranın gücü oldu. En önce geçiş ücreti ilan edildi.
15 Euro artı KDV.
Bugünün kuru 59 TL.
Oysa önce ihale hazırlığı yapılacak.  İhaleye çıkılacak. Günlük, aylık, yıllık, on yıllık geçiş garantisi verilecek. Sözleşme imzalanacak. Yani isimleri önceden belli bu babayiğit işadamlarının, “köprü yapıp işletme işinden kesinlikle zarar etmemeleri ve ilk günden itibaren kârlılıklarını garanti etmeleri” sağlama alınacak. Bu ballı-börek sözleşme ellerinde işadamları yurt dışı bankalara gidecekler. Devlet garantisi var diye gösterecekler ve yüksek faizle dış borç bulacaklar.
2016 yılındayız.
2018 yılına 2 yıl var.
2 yıl sonra temel atılacak.
Yapımı 5 yıl sürecek.
Geleceğiz 2023 yılına.
Köprü 2023 yılında bitecek.
Yani daha 7 yıl var.
Başbakanın açıklamasına  göre yapılmamış Çanakkale Köprüsü’ne 7 yıl önceden geçiş parası ilan edildi.

* * *

Gözün kör olsun para!
Daha geçen hafta İzmir ile İzmit’te yapımına karar verilen 1000 ve 2000 yataklı dev hastanelerin Saray’da yapılan “finansman töreninde” de yine para öne çıktı. “Borç Bulma Töreni”nde  Cumhurbaşkanı yine “faize karşıyım konuşması” yaptı. Bu hastaneler için 1.1 milyar dolar dış borç vermiş dünya finans kurtları da “faiz benim düşmanımdır” diyen cumhurbaşkanına coşkuyla güldüler.
Bastılar alkışı!
Şaplattılar ellerini.
Ovdular avuçlarını!
Çünkü bunlar, 1.1 milyar dolar borç parayı, götürüp Almanya’da tahvile yatırsalardı yüzde 0.5 (yarım) faiz ancak alabileceklerdi. Türkiye’ye  “hasta garantili hastane yaptırsın” diye borç verince yüzde 5.5 faiz alacaklar. Bu da dünya ölçüsüne göre yüzde 500 daha yüksek faiz getirisi demek oluyor. Bu hastaneleri yapacak ve işletecek şirket sahibi patronlara ne kadar “hasta garantisi” verildiğini dünya finans kurtları biliyor ama halk bilmiyor. Sözleşmede “Hastane yatak sayısının yüzde 70 doluluğu garanti edilir” diye mi yazıldı? Bu hastaneleri yapıp 10 yıl-20 yıl işletecek olan işadamları ayrıca elektriği de bedava mı kullanacaklar? Sözleşmede böyle bir destek de var mı?
Basıyorlar alkışı.
Şaplatıyorlar ellerini.
Ovuyorlar avuçlarını.
Çünkü bol kepçe faiz!
Beleş elektrik!

* * *

Sorulacak soru şu:
Devletin vatandaştan topladığı yıllık vergi 900 milyar TL’yi buldu. Devleti yönetenler niçin köprüleri, hastaneleri, boğaz tüp geçişlerini halktan topladığı vergilerle kendisi patron olup yaptırmıyor da yüksek faizle dış borç bulsun diye işadamlarına “doluluk garantileri ile geçiş garantileri ve üstüne bedava elektrik desteği”  veriyor?
Kayırma, kollama mı var?
Neyin karşılığı var?