Ah ederim, başımı taşlara vurur, kaderime küserim. Benim babam da Denizcilik Bakanı olsaydı, ekonomik krizleri, piyasa sıkışmalarını, talep daralmalarını deler geçerdim, yırtar atardım (!)
Navlun endeksi:
Yerde sürünüyor.
Bakan oğlu:
Gökte yıldız fethediyor.
Hüner, babada mı?
Marifet, oğlanda mı?
SÖZCÜ’nün genç ekonomi muhabiri Taylan Büyükşahin, Singapur’a “Güneydoğu Asya Gıda Fuarı’na katılan Türk ürünlerini” haber yapmaya gitti. Tek gazeteci değildi. Diğer gazetelerden de muhabirler vardı. Bütün gazeteciler, gündüz fuarı kolaçan ettiler, orijinal bir haber yakalarız diye de gece Singapur’un en lüks oteli Marina Sands Bay’ın kumarhanesine (casino) gittiler. Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın oğlu Erkan Yıldırım, rulet masasında bir arkadaşıyla oynuyordu. Bütün gazeteciler, haberi birlikte gördüler, fotoğraf çektiler. Sadece SÖZCÜ muhabiri halkı haberdar edebildi. Neden diğer gazetelerde bu haber yayınlanmadı?
Bakan oğlunun gücü mü?
Bakan Baba’nın gücü mü?
Siz karar verin.

*  *  *

Adı büyük bütün gazeteler, iki günde bir Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a tam sayfa yer ayırıp, büyük boy fotoğraflarını basıp, kendisinin ve partisinin propagandasını yapan devlet projelerini anlatmasına sayfa sayfa yer veriyorlar.
Oğluna tek satır yok.
Bakan babayı, parlat!
Başarılı oğlunu körelt.
Haksızlık!
Gaddarlık!
Eşitsizlik!
Bu mu gazetecilik?
Ayıptır!
Bakan’ın oğlu, babası Ulaştırma, Denizcilik, Haberleşme Bakanı olduğunda sadece 23 yaşındaydı. Geleceği gördü. Genlerindeki işadamlığı cevherini yıldırım hızıyla keşfetti. Borç-harç 425 bin Euro’ya ilk gemisini aldı, ilk adımını attı. 14 yılda; yük, insan taşıma, brokerlik, acente sahipliği denizciliğin her alanında çok büyük bir başarı destanı yazdı.
Babası tökezledi.
Oğlu ise hep koştu.
2008 ve 2009 yıllarında baba Bakan Binali Yıldırım’ın da yıldızı kayacak noktaya geldi. Çünkü bu yıllarda ekonomi büyük kriz yaşadı. İktidar oyları düştü. Oysa aynı yıllarda oğlu, gemi sayısını artırıyor, şirket sahipliğini büyütüyordu.

*  *  *

Navlunlar dibe vurmuştu.
İstanbul Navlun Endeksi (ISTFIX), Baltık Kuru Yük Endeksi (BDI) 11.000 seviyesinden 500’e kadar inmişti. 40 yıllık-50 yıllık firmalar, şaft ve şanzıman dağıtmış kamyonlara dönmüştü. 8 gemisi- 10 gemisi-12 gemisi olanlar, ağır krize dayanamamış sıfırlanmıştı. Sektörde 5 bin çalışan işsiz kaldı. Bakanın oğlu ise gemilerini çoğaltıyor, yüzdürüyordu. Bugün (2016) Türkiye çok ağır bir krizin içinde bocalıyor. Singapur’da casinoya gidebildiğine göre Bakan oğlu yine gemilerini yüzdürüyor.
Hikmet babada mı?
Marifet oğlanda mı?
Halkın bilme hakkı var.
Gizlemek ayıptır!

ÖZÜR:
Dünkü yazımda “Bastır paraları Leyla’ya...” diye başlayan bir cümleye yer vermenin ismi Leyla olan bütün hanımları ve yakınlarını üzeceğini akıl edemedim. Binlerce kez özür dilerim.

SÖYLEŞİ

Tacizciye 508 yıl! Sahibine koltuk!

Çocuk tacizcisi, ENSAR Vakfı ile KAİMDER evlerinde kalan yoksul, sahipsiz, gariban köylü çocuklara “müstehcen görüntü izletme-nitelikli cinsel istismar yapma- hürriyetlerini tahdit etmekten” 508 yıl hapis yedi. Kovuşturmanın ENSAR ile KAİMDER’i  kapsayacak şekilde genişletmesi talebi reddedildi. Adalet yerini bulmadı. ENSAR Vakfı Başkanı THY Yönetim Kurulu üyesi yapıldı. Sorumluluğunu aldığı yoksul çocukları koruyamayan adamın ne becerisi var ki, THY’ye yönetici oldu?