Devlet Bahçeli, “fiili duruma kılıf dikici altın iğne terzi” olmayı seçmesine rağmen dayanamadı “kral çıplak” dedi.  Saray’daki her toplantıya çağrılan “47’si eski 89 FETÖ’cü milletvekili” iktidar partisi AKP’ye sızmışlar, yerleşmişler, yuvalanmışlar.  Saray’a Cumhurbaşkanı’nın en yakınına, yanına, huzuruna gelebiliyor, girebiliyor, ulaşabiliyorlar.
Bunlar FETÖ’cü!
Kanlı terörist!
Soyunur, çıplak olurlar.
Bağlarlar patlayıcıyı.
Giyerler lacivert takımı.
Giderler Saray’daki davete.
Kendilerini de patlatırlar.
Sarayı da kana bularlar.
Allah saklasın!
Ağzımdan yel alsın.
Bahçeli, cesur lider!
Diğerleri korkak tüccar!
AKP’liler, söz gelimi Başbakan, bakanlar, danışmanlar; 89 eski ve yeni milletvekilinin her birinin FETÖ’cü olduğunu biliyorlar, kendi aralarında fısıldaşıp konuşuyorlar;  “Binali Yıldırım, 89 FETÖ’cü milletvekilini temizleyip atamıyor, atamıyor mu? atmıyor mu?” istişaresini saklı gizli yapıyorlar.
Bahçeli, bunu açık etti.
“Kral çıplak” dedi.

*  *  *

Bahçeli uzağı gören lider.
Aslında akıl verdi.
Binali’yi başbakanlıktan at.
Yerine Bahçeli’yi koy.
Temizlesin tüm partiyi.
Bahçeli, temizleme uzmanı.
Ayrıca Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile MHP lideri Devlet Bahçeli, “fiili durumu anayasal kılıfa uydurmak”  noktasında çok iyi anlaşıyorlar.  Bahçeli 9 seçimdir iktidara gelemiyor. Fakat Tayyip Erdoğan’ın izlediği siyasete bakıyor, “kendi fikrinin iktidara gelmiş olduğunu” görüyor.
Fikirleri iktidar olmuş.
Kendisi muhalefette.
Ne yapsın?
Kendini iktidara taşısın.
Halk Bahçeli’yi Başbakan diye seçmiyor. Tayyip Erdoğan, Bahçeli’yi Başbakan diye seçsin. Bahçeli’nin fikirleri iktidara geldi, kendisi de iktidar yüzü görsün.
At Binali’yi.
Al Bahçeli’yi.
Temizlesin partiyi!
Sistem: Kuru Temizleme!

Turizmciden mektup!


“Sektörün her iki yönünü çok iyi bilen ve bu ülkeye çok sayıda kaliteli Alman gruplarını kültürel turlarla getiren bir insanım. Alman ve İngiliz turistler artık gelmiyorlar. Turist böyle sınırlı demokrasisi olan ve her an terör tehdidi altında yaşayan bir ülkeye gelmez. Düşünün,  günlük geziye çıkan bir turist, canının çektiği yerde bir şişe bira içmek isterse neler olur? İstediği gibi giyinmek ve dolaşmak isterse başına hangi tekmeler iner? 70’li yıllarda Side’de bir otelde müdürlük yaparken sahilde eşiyle yürüyen bir alman profesör hanıma, eşinin gözleri önünde, tecavüzden beş kişiyi yakalatmış ancak Alman aile gazetelerde yayınlanır korkusuyla davacı olmamışlardı. Tarih: 1972 yılı idi, şimdi 2016. Söyler misiniz ne değişti? Değişen sadece çok yıldızlı otel yapmak oldu. DRV’ye ilk üye olan Türk acentesi benim. Almanya’da yüksek tahsil yaptığım için bir Alman turistin ne kadar zor ikna edilip bir ülkeye geldiğini bilirim. Bir Alman doktor ailesini grupla beraber kültürel bir gezide 10 gün ağırlamış, döndükten sonra geziyi nasıl bulduğunu sormuştum. “Oteller harikaydı ama kaldığımız beş yıldızlı bir otelde Almanya’daki apartmanımızın kapıcısını görmüş ve bu otellerde nasıl kaldıklarını tahayyül edememiştik” demişlerdi. Sorun, bizim beş yıldızlı otellerimizin büyük tur operatörleri tarafından çok ucuza satılmasıdır. Bu gün artık bizim gibi acentelerin hepsi kapandı.  Turizmin eski haline dönebilmesi için ülkemizde demokrat, laik, özgürlükçü düşünceyi ön plana çıkaran bir anlayışın gelmesi gerekir. Sayın Doğru, daha yazacak çok şey var ama konuyla ilgili önceki gün siz köşenizde turizmin geleceği hakkında bir yazı yazdığınız için size biraz bilgi vermek istedim. Mehmet Kaynak. Turizm & Otel Danışmanı”