Seri film oldu, dördüncüsü yapıldı. Çok izleyeni var. “Çakallarla Dans” adlı bu filmde insanlar, bol küfre gülmenin ötesinde, ne buluyor? Magazin gazetecileri, filmin oyuncularına sordular. Filmin oyuncuları; Şevket Çoruh, İlker Ayrık, Murat Akkoyunlu, Timur Acar, “Çakallık bizim DNA’mızda var. Yırtmak için (yani başarmak için demek istiyor) çalışmak yerine herkes bunun bir anda gerçekleşmesini istiyor...” cevabını verdiler.
Herkes avcı.
Avlayacak.
Hazıra konacak.
Hiç çalışmayacak.
Çakallık keşfedecek.
Avantayı vuracak.
Hızla zengin olacak.
Ama sonuçta:
Ava gidiyor.
Kendi av oluyor.
Dördüncüsü de yapılan seri film, “çakallık yapmaya çıkanların kendilerini tavus kuşu sanan boya küpüne düşmüş tüysüz tavuklar olduğunu” anlatıyor.
Gizleme.
İçinde bir çakal var.
İçindeki çakalı keşfet.

*  *  *

Açarım Kapıkule’yi!
Salarım Suriyeliyi!
Avrupa korkacak, hemen “kalkıp sana gelecekler, biz ettik sen etme diye ayağını öpecekler” sanıyorsun. Batı gazeteleri aynı gün; “Almanya, İncirlik Üssü’deki askerlerini, askeri uçaklarını Türkiye’den çekmek ve Ürdün’e götürmek için görüşmelere başladı” diye haber yayınladılar. Alman Başbakanı Merkel de; “Babam çok sinirlenince ona bir Türk kahvesi pişirir, içirir sakinleştirirdim” diye “çakal anısı” anlattı.
İşte sana!
Çakalca bir anı!
14 yıl boyunca “içeride ve dışarda tam bağımsız politikada Atatürk’ten, İnönü’den, Ecevit’den kalan hazır ne varsa harcadın, sildin, kırdın, bozdun” ve vatan bekçisi ordunun kumpasa getirilip belinin kırılması için görevli ve şimdi Almanya’nın koruduğu o şişman savcıya zırhlı Mercedes gönderip yüreklendirdin.
Cumhuriyetin 90 yıldaki tüm birikimlerini yabancıya sattın. Hazine’yi yük altına sokup geçiş, uçuş, geliş, gidiş garantileri vererek dış borç bulup onu da çılgın projeci edebiyatıyla yedin, yedirdin... Avrupa Birliği’ne alsınlar diye değil (almayacaklarını biliyordun) bol sıcak para gelsin diye “Berlin’i, Brüksel’i, Paris’i, Londra’yı ayak yolu” yaptın. Tony Blair’e “kardeşim” diyerek sarılıp, Merkel’e “bacım” diye yaklaşıp fotoğraflar çektirdin.
Koca 14 yıl.
Çakallarla dans ettin.
Şimdi açarım kapıyı!
Salarım Suriyeliyi!
Bunlar çakal!
Yerler mi blöf Kapıkule’yi?

*  *  *

Göstere, göstere.
Sergileye, sergileye.
Çakal dansı yapıyorlar.
“Musul” ABD’nin, “Halep” Rusya’nın olacak yani Musul’u ABD’nin kuklası, Halep’i Rusya’nın kuklası olanlar yönetecekler diye anlaştılar.
El sıkıştılar. Ortadoğu’yu böyle paylaştılar. ABD Genelkurmayı Pentagon’un dergilerinde Ortadoğu’nun yeni haritaları göstere göstere yayınlanıyordu. Onlar Ortadoğu’da dansa tutuşurken partinizin ABD ve AB destekli ideologları, Türk ordusunun belinin kırılmasına “Vesayet bitiyor... jakobenizmi gömüyoruz...” diye seviniyordunuz. Aslında vesayet de bitmişti, jakobenizm de gitmişti. İktidara siz gelmiştiniz. Vesayet bitmemiş olsa siz iktidara nasıl gelecektiniz? Çakallar ise bunu biliyordu. O çakallar, şimdi Türk Ordusu’nun Suriye’ye ve Irak’a sadece IŞİD’e vurmak için girmesine izin verdiler. PKK’nın kardeşi PYD’ye tek bir kurşun atılmasını istemiyorlar. Onlara silah ve güç veriyorlar. Esad’ın uçaklarıyla da Suriye topraklarında Türk askerini kurşunlatıyorlar.

*  *  *

Çakallarla dans!
Ayaklar uyumsuz.
Bedenler ayrık.
Boylar orantısız.
Ne olacak?
Nasıl bitecek?
Önümüzü göremiyoruz.
Batı çakal çıktı.
Doğuya gideriz.
Şangay iyidir diyorsunuz.
Şangay çakalının dansı ne?
Onu da anlatamıyorsunuz.