Cumhurbaşkanımız, küçük kızına da söz kesti.
Şanslı milletiz. Mili damadımız birdi, iki oldu.
Eski damat şanslıydı.
ABD’de üniversite okumuş, doktora yapmış kişi, yüzlerce yetkin, yetişkin, iyi eğitimli arasından sıyrıldı. Cumhurbaşkanı kurduğu 14 yıllık iktidar partisinin seçilmesi garanti sırasından aday yapıldı.
Milletvekili oldu.
Meclis’e jet gibi girdi.
Işık hızıyla bakan yapıldı.
Enerji Bakanlığı ilk damada verildi. Çok da iyi yapıyor.
Dünyada petrol fiyatları varil başına 140 dolardan 30 doların altına indi. Türkiye’de benzin, motorin fiyatları yine zam görmeye devam ediyor. Dünyada doğalgaz fiyatları da petrole bağlı olarak aynı ölçüde ucuzladı. Türkiye kışı zamlı doğalgazla geçirdi.
Halk sesini çıkarmıyor.
Damat bakan şanslı.
Benzine zam yapılıyor, “demek ki istikrar geldi” diye halk seviniyor.

*  *  *

Yeni damat adayı da çok şanslı. Yeni damat adayı Cumhurbaşkanının küçük kızıyla sözleştiği gün “Savunma Sanayi İcra Komitesi” toplantısında; Ordunun lojistik- tedarik- mühimmat- mühimmat kitleri ihtiyacının geciktirilmemesi ve alımlarda yerli üretime öncelik verilmesi kararları alındı. 5.9 milyar dolarlık projeye onay verildi. Ve bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu, “savunma sanayiinde yerli üretime ağırlık verilecek. Bu 5.9 milyar dolarlık yeni projenin 4.5 milyar doları yerli üretimle gerçekleşecek” dedi. Yeni damadın yerli şirketi “İnsansız Hava Aracı (İHA) üretimi” yapıyor ve Ordu’ya satıyor.
Ben şans buna derim!
Herkesin şansı daim olsun.
Dua ederim.
Ne var ki, gazeteciyiz.
Hep şüpheleniriz.
Ordu, “İnsansız Hava Araçlarını” yerli yabancı kaç firmadan alıyor? Aralarında teknolojik farklılık var mı? Varsa nedir? Fiyatları aynı mı? Aynı değilse ne kadardır? Yeni damadın şirketinden daha ucuza mı yoksa daha pahalıya mı alınıyor? Şirket insansız hava aracını direk orduya mı satıyor? Temsilci adı altında “aracılar” var mı? Varsa kimler? Komisyon ne kadar?
Deli miyim?
Niçin şüpheleniyorum?
Ne bu bendeki merak?
Elden ne gelir; gazetecilik hastalığı. Dermanı şeffaflık, saydamlık, açıklık. Kulaktan kulağa dolaşan bilgilere göre, Orduya “İnsansız Hava Aracı” yapıp satan yeni damadın babası ile Cumhurbaşkanı çok yakın iki dost imişler. Yakınlıktan ötürü orduya İnsansız Hava Araçlarını daha pahalı satıyorlar diye elimde bir bilgi yok. Belki de daha ucuza satıyorlardır.
Açıklansa iyi olur.
Şüpheler giderilir.
Şeffaflık da sevaptır.

*  *  *

Her halde bütün ordularda olduğu gibi Türk Ordusu’nun da bir “doktrin planı” vardır. İç ve dış tehditlere karşı ne yapacağını önceden planlar.
Alımlar buna göre yapılır.
Söz gelimi; bugün Türkiye’mizde çok sayıda gazete ve bir de TV’nin sahibi olan bir işadamı aynı zamanda orduya da mayına dayanıklı “Kirpi” adında zırhlı araç satıyor. Bu medya patronu, her fırsatta Cumhurbaşkanı’nı öven, göklere çıkaran konuşmalar yapıyor. Zaten gazeteleri ve TV’si de iktidar partisinin yönetiminin kusursuzluğunu anlatıp duruyorlar.
Haliyle şüpheleniyorum.
Ordu Kirpi’yi kaça alıyor?
Kirpi, İzmir’deki BMC fabrikasında yerli üretiliyor, bunu biliyoruz da; özgün tasarım mı, değil mi bilmiyoruz. Özgün tasarım değilse teknolojisi İsrail’den mi ABD’den mi alındı? İsrail ve ABD firmalarının mayına dayanıklı zırhlı araçları orduya kaça satılıyor? Kirpi’nin teki kaça alınıyor?
400 bin Euro’ya mı?
500 bin Euro’ya mı?
700 bin Euro’ya mı?
Medya patronunun “yerli Kirpi’si” kaça, yabancı mayına dayanıklı zırhlılar kaça? Kıyaslamalı bir tablo yayınlansa kime zararı olur?

*  *  *

Düğüne şeffaf girelim.