Cumhurbaşkanı, “dövizini bozdur TL’ye geç” dediği günlerde; “imamın dediğini yap, yaptığını yapma” durumu doğmasın diye düşünmüş olmalı.
200 bin doları varmış.
Bozdurmuş.
Türk Lirası’na geçmiş.
Millet şahit olsun diye bunun belgesini (banka dekontunu)  Adalet Bakanı Meclis kürsüsüne çıkmış uzaktan gösteriyor.
Bakan hem gülüyor.
Hem de söylüyor.
TL’ye geçti.
İşte dekont!
Sayın Bakan!
Uzat da bakalım.
Yakından görelim.
Adalet Bakanı, çok bilmiş!
Yakından göstermiyor.
Niçin?
Günah!
Göz zinasına girer!

* * *

Ey Adalet Bakanı!
Allah’ın bildiğini kullarından niçin uzak tutarsın? Milletin Meclisi’nde size “verin şu dekontun fotokopisini, yakından görelim” diye rica ettiler. Vermediniz.
200 bin dolar.
Az para değil.
Cumhurbaşkanı, siyasete girmeden önce Ülker Bisküvi’nin toptancısıydı. O zaman mı biriktirdi? Siyasete girdi, Necmettin Erbakan’ın Refah Partisi’nde 1984 yılında Beyoğlu İlçe Başkanlığı yapıyordu. 200 bin doları o zaman mı biriktirmeye başladı? Rahmetli Necmettin Erbakan, ilçe başkanlarına maaşlarını dolarla mı veriyordu? İstanbul Belediye Başkanı oldu.  Dolarlı birikim o dönemin bereketi miydi? Şiir okuyup hapse düştüğünde mi,  AKP’yi kurduğunda mı, Başbakan olduğunda mı, en son Cumhurbaşkanlığı sırasında mı biriktirdi? Dolar kazanmadığına ve maaşları TL üzerinden olduğuna göre hangi akla hizmet biriktirdiği TL parayı, 200 bin dolara çevirip bankaya koydu?
Ey Adalet Bakanımız!
Verseydin o dekontu.
Yakından görseydik.
Yukarıdaki soruların cevaplarını biz de bulabilseydik, bilebilseydik. Dekontu yakından görmek zinaysa bile günahı bize yazılsaydı. Cehenneme biz gidip, biz yansaydık ama Milletin Meclisi’ne, hiç değilse şu milli paraya dönelim seferberliğinde,  bir saydamlık, bir şeffaflık, bir dürüstlük, bir demokrasi kırıntısı  gelmiş olsaydı.
Dekonta göz yasağı koydunuz.
Göz zinasından korktunuz.
Yangın merdivenini kilitlediniz.

* * *

Oysa bina (Türkiye) yanıyor. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, birikimini kendi ülkesinin milli parasında  değil, Amerikan Doları’nda tutuyorsa ülkesi cayır cayır yanıyordur. Bir ülkenin Cumhurbaşkanı, 1 dolar: 3.60 TL’ye çıkıncaya kadar birikimini dolarda saklıyorsa o ülkede yangın çatıyı da yakıyordur.  Uzaktan gösterdiğiniz dekonta göre, Cumhurbaşkanı, Türk Lirası’na güvenmediği için 2016 yılının aralık ayına kadar birikimini, 200 bin Amerikan dolarına çevirip korumaya, kalkıştı.
Bütün veriler elinin altında.
En sır bilgilere de sahip.
Ekonomi danışmanları var.
İşadamlarıyla kanka.
Biniyorlar uçaklara.
Gidiyorlar uzaklara.
Saatlerce havada bulutların üstünde ekonomi konuşuyorlar. Cumhurbaşkanı, uçağına devletten ihale kapmak için doluşan işadamlarının haline, tavrına iyice baktı. Hepsi gömüsünü dolara bağlamış. Köprü, tünel, yol, hızlı tren tüm devlet ve belediye ihalelerini de dolar üzerinden istiyorlar, yaptırıyorlar.
Cumhurbaşkanı baktı.
Bu gidişle diye düşündü.
Parasını dolara bağladı.

* * *

Ülkede “çift paralı ekonomik düzene yani hem TL ve hem dolara yasal izin varsa” sözleşmeler, ihaleler, devlet malı satışları, kiralar dolarla yapılıyorsa, bankalarda dolar hesabı açtırılabiliyorsa ve o ülkenin cumhurbaşkanı 14 yıldır bu “çift paralı düzeni” değiştirmemişse... Tersine bu düzenin siyasi kaymağını yiyip oylarını artırmışsa...  O ülkenin bakkalı, kasabı, manavı, kabzımalı, işçisi, memuru, çiftçisi, köylüsü, emeklisi de “üç-beş birikimini” dolara çevirip korumaya alabilir.
Fakat Cumhurbaşkanı!
Ülkenin başkomutanı!
Niçin dolar hesabı açar?
Yangın büyük.
İtfaiye aracında su yok.
Dolar bozdurma üfürük çözüm.
Dekonta bakmak göz zinası!