Önce açık edeyim. Ben CHP’li değilim. Yakınlık duymadım. Benimsemedim. Sol düşünceli biriyim. Komünist fikirlere yakınım. Bundan 48 yıl önce Süleyman Demirel döneminde Birinci Boğaz Köprüsü yapılırken, “Bütün kaynaklar İstanbul’a akıyor. Bu da şehirler ve insanlar arasında eşitsizlik yaratıyor. Köprüye hayır” diyerek Hakkari’de Zap Suyu üzerine asma köprü kurmaya giden 42  üniversite öğrencisinden biri de bendim. Komünizm dünyada yenildi. Bu yenilgi, komünist düşüncenin hatası değil. İnsanlığın henüz “zengin ile fakir arasındaki eşitsizliği sıfıra indirecek diyalektik en üst ahlaki olgunluğa gelememiş olmasındandır” diye düşünüyorum.
İnancım değişmedi.
Hâlâ solcuyum.
Bu kısa girişi kendimi parlatmak için yazmadım. Benim düşüncemde olan birinin CHP’li olamayacağının belgesi olsun diye yazdım.
Ama bugün iyi ki CHP var!
Diyorum.

*  *  *

İyi ki CHP var.
Çünkü...
MHP, iktidara yanaştı.
Erdoğan ile Bahçeli tek parti, tek görüş oldu. MHP, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın sesi haline geldi. HDP’nin Başkan ve milletvekilleri ise PKK ile arasındaki bağlantıyı koparamadığı gerekçesiyle hapse konuldular.
Bir tek CHP kaldı.
Ateşten gömlek.
Türkiye yanıyor.
Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan, bakanlar, yandaş-yalama basın, sahipleri işadamı olduğu için iktidar borazanlığı yapmaya mahkum edilmiş TV’ler “güllük gülistanlık” anlatıyorlar.
Türkiye tuzağa çekiliyor.
Bir olalım.
Diri olalım.
Gerçekleri görmeyelim.
İktidarı hep övelim.
Hatasını hep örtelim.
Kusurunu hiç görmeyelim.
Bu tek ses, sinsi tuzak.
İşte bu ortamda CHP, Meclis’te, Saray’da, Köşk’te, sokakta, çarşıda, pazarda, halkla buluşma toplantılarında sorular soruyor. Cevaplar istiyor. Aydınlanmaya ışık oluyor. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Keşke tek bir şehidimiz bile olmasa... Eğer Türkiye, kendi geleceğini güvence altına almak açısından böyle bir operasyon başlatmışsa... Belli acılara katlanmak gerekiyor...” dedikten sonra; “kendi güvenliğimiz için kendi sınırımızı güvende tutmak yerine neden askerimizi Suriye’ye soktuk...” diye de soruyor.

*  *  *

IŞİD, Türk askerlerini kaçırdı.
Diri diri yaktı.
Başlarına kurşun sıktı.
Görüntüleri dünyaya izletti.
CHP Genel Başkanı; “Yüreğimiz yanıyor. Suriye’yi başımıza bela ettin. Hesabını vereceksin” diyerek Hükümetten cevap bekliyor. Eskiden bir PKK belası vardı. Şimdi bir de IŞİD belası çıktı. Bu IŞİD belası, Musul Konsolosluğumuzu bastı. 49 vatandaşımızı rehin aldı. İktidar sözcüleri ağızlarını açıp, “bunlar terör örgütüdür” bile diyemediler. Ne oldu? Üç gün içinde Şam’a gidip Emevi Camii’nde namaz kılacaklardı. IŞİD askerimizi yakıyor. “Biz Ortadoğu’da oyun kurucuyuz” dediler. Şimdi Ortadoğu’nun oyuncağı, her gelenin şamar vurduğu bir iktidar oldular. 3 milyon Suriyeli Türkiye’de sorumlusu kim? Batı ile bir olup Suriye’de Esad’ı alaşağı edeceğiz sandılar. Şimdi tükürdüklerini yalıyorlar. Neler yaptılar da, askerimiz Suriye toprağında El Bab’da “terörist kovalamaya mecbur” edildi?
Ne işimiz var orada?
Niçin girdik?
Ne elde edeceğiz?
Ne zaman çıkacağız?
Bu soruları CHP soruyor.
CHP milletvekilleri “yoksul babaların kızları tarikat yurdunda yakılınca” da, ilkokul çocukları “sabah karanlığında okula gitmek zorunda bırakılınca” da, polisin içinden Rus Büyükelçisi’ni öldürecek “bir intihar suikastçısı çıkınca” da; halk bilgilensin diye niçin oldu, nasıl oldu, kim sebep oldu diye sorgulama yapıyorlar.

*  *  *

Son bir sözüm var.
AKP’ye oy vermiş vatandaşlara şunu diyeceğim: Siz yine AKP’ye oy verin. Tayyip Erdoğan sevginizi gönlünüzde yine canlı tutun. Ama şu ateşten gömlek günlerde CHP’ye de kulak verin.
Kulağınız CHP’de olsun.
Bizi demokrasi paklar.
İyi ki CHP var.