Bilenler anlatır. Kanaviçe, incelik, hüner, sabır ister. Sert kolalı bezler üzerine satranç dokunur.
Nakış nakış gider.
İlmek ilmek işlenir.
Renkler uyumlanır.
Motiflere can verilir.
Bir “kanaviçe” işleniyor.
Son ilmek “Hazreti Muhammed’in 43’üncü göbekten yaşayan torunu Ürdün Kralı Abdullah motifi kullanılarak” atıldı. Ürdün Kralı Abdullah, ABD’de üst düzey Amerikan politikacılarının dinleyici oldukları bir toplantıda; “Gerçek şu ki, IŞİD ile mücadelede Türkiye stratejik problem oluşturmaktadır. Türkiye Suriye’de tamamıyla dinci bir rejim getirmek için çaba gösteriyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bölgede radikal İslamcı bir çözüme inanıyor” diyen bir haber yayınlandı.
Sıradan bir kişi değil!
Peygamber torunu.
Hem Ortadoğulu.
Hem de kral.
Yerden yere vuruyor.
“Erdoğan’a güvenilmez” diyor. Bu haber yalan çıktı. Bizzat Ürdün Hükümet Sözcüsü, haberi yalanladı.
Doğru ya da yalan.
Bu önemli değil.
Kanaviçe işleniyor.
Ben onu söylüyorum.

*  *  *

“Amerikan kanaviçesinin” ilk ilmeğini ABD’nin 2 eski Ankara Büyükelçisi atmıştı. Büyükelçiler Marc Edelman ve Morton Abramowitz, ABD derin devletinin yarı resmi yayın organı Washington Post’a yazdıkları bir makalede; “Eğer Tayyip Erdoğan hâlâ ülkesine parlak bir gelecek vermek istiyorsa ya reform yapmalı ya da istifa etmelidir” dediler.
“Reform yapmalı” ne demek?
Eski Erdoğan olmalı demek.
Lütfen hatırlayınız: AKP kurucularından biri Washington’da; “onu deliğe süpürmeyin, kullanın...” demişti ya; işe o günlerdeki Erdoğan’ı istiyorlar.
Eski haline dönmezse!
İstifa etmeli.
Yani işini bitiririz.

*  *  *

Anlıyorsunuz değil mi? “Amerikan kanaviçesinin” üzerine işlendiği kolalı bezi medya; gazeteler ve dergiler oluyor. Nitekim kanaviçenin ikinci ilmeği de ABD’nin bir başka yarı-resmi iletişim kanalı olan “The Atlantic” dergisi üzerinden geldi. Derginin dış politika yazarı Jeffrey Goldberg, kasım ayında Başkan Obama ile bir söyleşi yapmış, sorular sormuş cevaplar almış, mart ayında yayınladı ve “Obama, Erdoğan’ı ılımlı Müslüman bir lider olarak görüyordu. Ama artık Erdoğan’ı bir fiyasko, otoriter bir lider sayıyor” diye yazdı.
Dikkat isterim.
Aynı dövünme.
Aynı pişmanlık.
Bizim Erdoğan’ımız değil.
Bizimki, ılımlı Müslümandı.
Değişti, radikalleşti.
Fiyaskomuz oldu.

*  *  *

Kanaviçenin rengi belli.
Pasaportuna 10 yıllık vize vermişler. Reza Zarrab , küçük çocuğunu ve eşini de yanına alıp ABD’ye gezmeye gitti. ABD ambargosunu delmekten tutuklandı. Reza Zarrab, Türkiye’de Cumhurbaşkanı’nın hatırlı adamı. Şurası kesin: Türkiye’de işler kotarıp ambargoyu delerken gücünü kimden aldıysa kanaviçe oraya doğru işlenecek.
Çünkü kanaviçe tek motifli.
Hep tek renk gidiyor.
Tek hedefe kilitlenmiş.
Dün son ilmik de geldi.
Michel Rubin adlı bir ünlü Amerikalı varmış, adam ABD’nin önde gelen düşünürü imiş ve hem de Amerikan Genelkurmayı Pentagon’da Ortadoğu danışmanlığı yapmaktaymış. Bu danışman da yine basın üzerinden bir yazı kaleme almış ve “Türk Ordusu Erdoğan’ı devirebilir” diyor. Orduyu da kanaviçeye çengelleme niyetini açıklıyor.
Benim fikrimi sorarsanız.
Ordu bu tuzağa düşmemeli.
Halk çıkardı, halk indirmeli.
Kanaviçeyi izleyin.
Yeni ilmekler gelecektir.