Üniversite suskun. Diplomatlar sessiz. Aydınlar kendi önceliklerinin baskısı altında. Sivil toplum kafes içinde. Halk, her zaman olduğu gibi geçim derdinde. Muhalefetin sesi de duyulmuyor. Bu toz duman içinde; NATO üyesi Türkiye,  bizzat NATO’nun kendisi demek olan ABD tarafından, açıkça, belirgin biçimde, göstere göstere dışlanıyor. Suçlanıyor. Sıkıştırılıyor.
Geriliyor!
Geriliyor!
Koptu!
Kopacak!
ABD, Türkiye’nin “terörist ilan ettiği” PYD’nin yanında. Silah vermeye devam edeceğiz demekte. ABD, “Irak’a IŞİD’i süpürmek için giden Türk Ordusu’nu işgalci diye suçlayanların da arkasında. Ortadoğu’da petrol ve doğalgaz yeniden paylaşılıp, haritalar yeniden yapılarak Türkiye’nin payına da “bölünüp küçülmesi kurgusu” düşerken; dost bildiği NATO ve NATO demek olan ABD, Türkiye’nin yanında değil.
Elinden geleni.
Ardına koma.
Bildiğini yap.
Demeye getiriyor.
Öte yandan ilginç bir tablo yaşanıyor. Sanki iki küresel güç  gizlice anlaştılar.
ABD, Türkiye’yi itiyor.
Rusya, Türkiye’yi çekiyor.

* * *

Türkiye’nin NATO ordusu!
ABD’den köstek görüyor.
Rusya’dan destek alıyor.
Türkiye ile Rusya; “turist gönderip inşaat şirketine iş yaptıran, portakal-mandalina-domates alıp, doğalgaz ile nükleer santral satan” normal ilişkide iki ülke olmaktan çıkıp “stratejik ilişkide iki ülke olmaya” geçtiler. Uzun dönemde hangi ekonomik kazancı sağlayacağı henüz tam olarak anlaşılmayan fakat Türkiye’yi Rusya’ya vazgeçmeyeceği bağlarla bağımlı yapan son doğalgaz satım anlaşmasının (Türk Akımı) altından “uzun menzilli füze görüşmeleri” çıktı. Putin-Erdoğan; Rusya, Türk Ordusu’nu güçlendirecek uzun menzilli füze sistemi teknolojisini görüştüler diye haber yazdı gazeteler.
Eli kulağında:
Irak’ta Musul boşalacak.
Suriye’de Halep yıkılacak.
İki şehir halkı perişan olacak.
Türkiye sınırındaki bu iki Ortadoğu şehrinde yaşanacak savaş yıkıntısından doğacak harita değişmelerinin ucu “Türkiye’nin küçülmesine gelip dayanmasın” diye Türk Ordusu Musul yakınında Başika Kampı’nda ve Halep yakınında Fırat Kalkanı’nda, öp namlunun ucunu durumuna getirildi.

* * *

Cumhurbaşkanı ile Başbakan’ın verdiği demeçlerdeki bilgilere göre, Türk Ordusu Suriye’de Fırat Kalkanı için 1000 kilometrekarelik alanı kontrol altına aldı. Güvenli bölge için Suriye’de 5000 kilometre kare toprak çevrilecek. Bu kadar toprak; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) büyüklüğünden 1.5 misli fazla. KKTC’de Türk Ordusu cepheyi 1 kolordu (yaklaşık 40 bin asker) ile tutuyor. Suriye’de güvenli bölge kurmak için hedeflenen KKTC’den 1.5 misli daha büyük toprak parçasını ise Türk Ordusu 2000 askerle başarmaya çalışıyor. Ayrıca hem IŞİD ve hem PYD bu alanı mayınlamaya başlamışlardır. Yani Türk Ordusu’nun Suriye’de güvenli bölge kurmak istediği alan; şu anda Pakistan ile Hindistan arasındaki 1000 kilometre dünyanın en uzun mayınlı alanından sonra gelen ikinci alandır.

* * *

Siyasetçiler karar verdi. Türk Ordusu dünyanın en tehlikeli ikinci mayınlı arazisine karadan sokuldu.
ABD, Türkiye’yi itiyor.
Rusya, Türkiye’yi çekiyor.
Geriliyor! Geriliyor!
Koptu! Kopacak!