93 yıl önce “Bizi İngilizler yönetsin” diyen mandacılar ile “Sevr’i imzalamış sultan yandaşı” padişahçılar vardı. Aynı kalıbın adamlarıydı. Bu ikisi Lozan’ı hiç sevmediler. Kıyıdan bağırsan sesin duyulacak kadar yakın bütün adalar zaten çok önceden padişahlık döneminde elden çıkmıştı. 4 eşli son Osmanlı padişahı, İstanbul’daki İngiliz Sömürge Valisi Charles Harington’a; “Eşlerim size emanet...” diyerek Büyük Britanya (İngiliz) bandıralı gemiye binip ülkeden kaçmıştı.
Anadolu için harita çizilmişti.
Ermeniler ayrı devlet olacak.
Ege bölgesi Yunan’a kalacak.
Türkler Orta Anadolu’da yok olup, bitmeye terk edilecekti. Böylece; galip devletler; İngiltere-Fransa-ABD ve diğerleri, “Sevr Antlaşması” ile Türkleri Anadolu’dan söküp, geldikleri Orta Asya’ya geri gönderme hayalini de tutturmuş olacaklardı.

* * *

Sevr müzakereleri:
Osmanlı topraklarının paylaşılması görüşmeleriydi. Paris’in Sevr adlı semtinde bir mozaik müzesinde Padişah Vahdettin’in görevlendirdiği son sadrazamı Damat Ferit Paşa başkanlığında bir heyet tarafından yürütüldü.
Sevr Antlaşması imzalandı.
Sevr, yenilmişlik müzakeresiydi.
Ülke, savaştan yenik çıkmıştı.
Sevr, parçalanmayı kabul etti.

* * *

Lozan müzakereleri:
Türkiye’nin parçalanmasına karşı çıkanların verdiği ve yenilmeyip galip geldiği “İstiklal Savaşı” sonrasında İsviçre’nin Lozan şehrinin Lozan Üniversitesi Konferans Salonu’nda Mustafa Kemal Atatürk’ün görevlendirdiği İsmet İnönü başkanlığında bir heyet tarafından yürütüldü.
Lozan Antlaşması imzalandı.
Lozan, zafer müzakeresiydi.
Ülke, savaştan galip çıkmıştı.
Lozan, bütünlüğü sağladı.
Sevr Antlaşması, Lozan’la yırtıldı.

* * *

Oslo müzakereleri:
Türk Ordusu güçlü olduğu dönemde “Terörü sıfırlamışken” Ortadoğu’ya yeni harita getirmek için ABD Ordusu Irak’ı işgal etti. Türk Ordusu’nun komutanlarına “Balyoz- Ergenekon kumpası” indirildi. Sıfırlanmış terör yeniden güçlenirken iktidarda Lozan’ı hiç sevememişler vardı. “Analar Ağlamasın Açılımı” yapıldı. Oslo müzakereleri Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın görevlendirdiği MİT Müsteşarı (önce Emre Taner sonra Hakan Fidan) tarafından yürütüldü.
Sonra!
Dolmabahçe mutabakatı yapıldı.

* * *

Halk, Oslo müzakereleri ve ardından imzalanan Dolmabahçe mutabakatının, Lozan’ın getirdiği “birlik-bütünlüğü” yıkıp bitireceğini anladı.
İktidarın oyları düştü.
Lozan’ı hiç sevmemiş olanların tek başına iktidarı, haziran seçimlerinde, ellerinden kayıp gitti. Çanak-çömlek patladı. İşte o zaman; “Bu da bizim yerli Rabia’mız” denilerek “tek bayrak-tek millet- tek vatan- tek devlet...” oy avlama edebiyatı yükseltildi. Seçime gidildi. Seçimde yeniden tek başına iktidar geldi.
Onlar Lozan’ı hiç sevemedi.

Odunla dövdüler!
Paralar gelmedi!

Almanya’da Oesdorf adlı bir kasabanın belediye başkanı, kasabaya Suriyeli sığınmacıları yerleştirme düşüncesini dile getirdi diye kasaba halkı tarafından odunla dövüldü, hastanelik oldu. Aynı günün sabahında Almanya Başbakanı Merkel, Türk Cumhurbaşkanı’nı telefonla aradı ve “Türk Ordusu’nun Suriye’ye girişiyle ilgili” ayrıntılı bilgi sordu. Bu arada, 3 milyondan fazla Suriyeli sığınmacıları Avrupa’ya göndermesin Türkiye’de tutsun diye verileceği söylenen 3.5 milyar Euro (utanç parası) henüz verilmedi. Bu paranın ne kadarının geldiği, ne kadarının ne zaman ve hangi şarta bağlı olarak verileceği bilinmiyor, sorulmuyor, sorgulanmıyor.