“Trump’ın seçilmesi Amerikan halkını sürüleştirir” korkusuna kapılanları yüreklendirmek için Obama,  “Vatandaş başkandan üstündür” dedi.  Tam olarak söylediği cümle şu: Demokrasilerde en büyük unvan başkan ya da başbakan değil, vatandaştır.  Türkiye’nin yakın gelecekte başkanı ya da partili cumhurbaşkanı olmaya hazırlanan Tayyip Erdoğan ise Hz. Peygamber’den hadis kopya çekip kendini vatandaşın sahibi çoban ilan etti.
Halkı sürü saydı.
Hep güdeceğini umuyor.
Yanılıyor.
Ben halkımıza güvenirim.
Sürü, çobandan üstündür.
Pir Sultan’ı hatırlarım:
“Uyur idik uyardılar
Diriye saydılar bizi
Koyun olduk, ses anladık
Sürüye saydılar bizi”
Yine Pir Sultan’ın deyişiyle “ O cihanda, bu cihanda... Çok keramet var insanda...”  Halkın yüzde 50’si Tayyip Erdoğan’a oy veriyor. Çoban Tayyip, yanına fiili duruma kepenekten (çoban elbisesi) kılıf dikici altın iğne terzi Bahçeli’yi de yardımcı olarak alsa bile desteği yüzde 50’yi geçmez.
Çünkü!
Çok belirti var insanda.
Uyur sanırsın.
Uyanıktır.
Tayyip Erdoğan’ın başkan olduğunda; kızını, oğlunu, damatlarını, eniştelerini, baldızlarını, bacanağını, şoförünü, aşçısını, havuzcu işadamını, yazarını bakan yapacağını bu halk adı gibi bilir.

*  *  *

Özellikle bu cihanda!
Halkı sürü diye görme!
Çobanın kavalının üfürükten olduğunu, önünde sonunda,  halk anlar.  Bizim halk da narkozdan uyanır. Çünkü Tayyip Erdoğan’ın kendisine ve etrafında dört dönüp etekleyenlerine “ ben çobanım”  dediği o konuşmasında;  domates, biber, fasulye, sığır eti, koyunun budu, tavuğun bacağına sözü getirmesi narkozdan kurtulup uyanmayı hızlandırır.
Domates:
Tarlada: 1 TL.
Pazarda: 4 TL.
Sivri Biber:
Tarlada: 2 TL.
Pazarda: 5 TL.
Maydanoz:
Tarlada: 20 Kuruş.
Pazarda: 100 Kuruş.
Patates:
Tarlada: 50 kuruş.
Pazarda: 2 TL.
Dana eti:
Üreticide: 24 TL.
Kasapta: 40 TL.
Zeytinyağı:
Bahçede: 15 TL.
Markette: 40 TL.
Listeyi uzatalım, ürün sayısını 40’a çıkartalım.  Değişmez. “Ben sizin çobanınızım” diyenler 14 yıldır tarlada, bahçede, bostanda, ahırda bin bir zahmetle üretenin cebine giren ile şehirde tüketenin cebinden çıkan arasındaki farkı; üretici ile tüketici lehine kapatacak bir keramet (Allah’ın veli kullarına verdiği olağanüstü kuvvet ve güç)  gösteremediler. Üretici üretmekten mutsuz oldu, meralar, ahırlar, tarlalar, bostanlar boş kaldı. Yerli üretim düştü, ithalat arttı, dolar yükseldiği için tüketici pahalı yedi.
Çobanın kerameti!
Kendi kavalında kaldı!

*  *  *

Eminim!
Halk uyanır.
Bağırmaya başlar:
Ey çobanımız!
Güttüğün işe bak.
Son 12 yıl:
Tarım üretici fiyatı:
Yüzde 158 arttı.
Son 12 yıl:
Tüketici fiyatı.
Yüzde 236 arttı.
Yani üretici fiyatları, genel enflasyonun çok altında kaldı. (Kaynak: TÜİK) Sen ise bize son 12 yıldır; şu kadar duble yol yaptım. Şu kadar köprü yaptım. Şu kadar tünel açtım. Şu kadar hızlı tren hattı döşedim. Şu kadar hava alanı açtım. Şu kadar faizsiz kredi verdim. Her mahalleye bir AVM diktim. Sokak aralarına kadar yabancı  perakende devlerini soktum diye kaval üflüyorsun ama domatesin, biberin, patatesle hıyarın bahçedeki fiyatı ile pazardaki fiyatı arasındaki uçurum kapanmıyor, bu yaptığın yollar, açtığın köprüler, diktirdiğin AVM’ler  sadece senin müteahhitlerini zengin ediyor, bizim soframıza niye bir faydası yok diye sorar.
Sürü uyur idi, uyanır.