Akıllarda iz yapan, vicdanlarda delik açan bir cümleydi. Yer yerinden oynaması gerekirdi. Lafta kaldı, “Sıfırla Oğlum” unutuldu. Geçen gün gazetelerin iç sayfalarında diplerde bir haberin içinde vardı: “Konuşmaları almışlar... Kelimeleri sesli hecelere parçalamışlar. Bir konuşmanın içinden “sıfır” kelimesini, diğer konuşmanın içinden “la” hecesini seçmişler. Bir başka konuşmadan “oğlum” kelimesini almışlar...  Üç ayrı konuşmada ayrı ayrı geçen “sıfır”...“la”... “oğlum” kelimelerini yapıştırıp; haşhaşi savcının eline vermişler, baskın yaptırmaya kalkmışlar.
Hangisi doğru?
Döviz dolu oda vardı.
Sıfırla oğlum dedi.
Bu mu doğru?
Döviz dolu oda yoktu.
Fetullah, polise sızmıştı.
Savcıları haşhaşi kılmıştı.
Kes-yapıştır yaptırdı.
Tayyip’i darbelemeye kalktı.
Bu mu doğru?
Doğruyu Allah biliyor.
“Yastık altı dolarları bozun TL alın” deyince aklıma “yastık altını sıfırlayın” cümlesi düştü. Yastık altına atılmış dolarların tamamı ne kadar? Yastığının altı dolar dolu kaç kişi var? Bunlar halktan insanlar mıdır, tuzu kurular mıdır? Çift paralı; hem TL’nin geçerli milli para- hem doların geçerli milli para sayıldığı bir ekonomide; “Türk Lirası’na güvenmeyip” fakat “Amerikan Dolarına iman ederek” birikimlerini dolar olarak tutan o tuzu kuru takımı, vatan-millet adına “yastık altını sıfırlayın” çağırısına uyar mı?
Bunu da Allah biliyor.
Göreceğiz.
Bir-iki haftaya netleşir.

*  *  *

Cumhurbaşkanın.
Gemici oğlunun.
Başbakanın.
Onun da gemici oğlunun.
Bakanların.
Oğullarının, kızlarının.
İktidar milletvekillerinin.
Dayılarının, amcalarının.
Tarikat liderlerinin.
Süleymancıların.
Menzilcilerin.
Cübbeli Ahmet’in.
Dövizi yok mu?
Yastık altı dolarları yok mu?
Önce bunlar, herkesin görebileceği duyabileceği şekilde bankalardaki döviz hesapları ile yastık altlarındaki dövizlerini bozdurup TL’ye geçmedikçe sadece Borsa İstanbul’un Başkanı Himmet Karadağ’ın, “2.5 milyar dolarlık varlığı dövizde tutuyordum, TL’ye çevirdim” demesine kim inanır. Sayın Borsa Başkanı’na “bugüne kadar niçin dolarda tutun da şimdi göze girmek için TL’ye dönüyorsun?” diye sorarlar.

*  *  *

Ekonomiyi kötü yönettik.
Borç bulduk.
Borç yedik.
Borç bulduk.
Borçla büyüdük.
Borç bulduk.
Çift paralı ekonomi yarattık.
Borç bulduk.
Dövizleri yastık altı yaptık.
Fakat IMF’ye fiyaka sattık.
Aslında halkı aldattık.
Deyip özeleştiri yapmaları gerekirken, “dış mihraklar ile iç hainler doları yükseltip darbe yapmak istiyor” mağduriyetine sığındılar. İktidara geldiğinizde 2003 yılında 1 dolar: 1.64 TL civarındaydı. Her gün, her hafta, her ay, her yıl küçük küçük ve üstüne koya koya 14 yılın yani 2016 yılının kasım ayı sonunda 1 dolar 3.42’ye kadar geldi dayandı. Aralık ayının şu ilk hatasında da hızlanıp 1 dolar: 3.52’yi geçince “dış mihraklar-iç hainler yalanına” sarıldınız.
Dolar, küçük küçük artınca:
Biz allameyiz, bilgiliyiz.
Ekonomiyi iyi yönetiyoruz.
Dolar hızlı hızlı artınca:
Dış mihraklar- İç hainler!
Tayyip’i devirmek istiyor!
Dolar artışının hızlanması; dış mihraklar-iç hainlerin ihaneti ile değil sizin “800 milyar dolar büyüklüğe çıkmış Türkiye ekonomisinde 610 milyar dolarlık döviz yükümlülüğü olan bir ekonomik model” yaratmış olmanızdan doğuyor.
Her yıl:
40 milyar dolar açık.
Borç bulup, yiyorsun.
Kriz bu yüzden geldi.

*  *  *

2008’de de “Teğet geçecek demiştim... Teğet geçti... Şimdi de teğet geçecek...” diyor. Burada da açık aldatma, doğrunun tersini söyleme var:
2008 yılıydı.
Dördüncü çeyrekte kriz geldi.
Büyüme hızı eksi 4.7’ye indi.
2009 yılına girdik.
Birinci çeyrek:
Büyüme eksi 14.6’ya düştü.
İkinci çeyrek:
Büyüme eksi 7.6.
Üçüncü çeyrek:
Büyüme eksi 2.7
2009 yılı tamamı:
Büyüme eksi 4.7’ye çakıldı.
2008-2009 yıllarında kriz, Türkiye ekonomisinde teğet geçmedi, kesti geçti. Arşive bakın. Arşiv yalan söylemez.