İntihar saldırısı, vahşi, kıyıcı, vicdansız bir eylem. Çok adanmış, çok inanmış, çok delirmiş Ortadoğulu ya da Avrupa’da doğmuş büyümüş Afrika kökenli gençler, bedenlerine bomba sarıp, bebekler, çocuklar dahil masum insanları kendileriyle birlikte öldürüyorlar. En samimi saptamayı bir Avrupalı hanım, gözyaşlarını akıtarak yaptı. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Temsilcisi Federica Mogherni, Ürdün’ü ziyareti sırasında gözyaşları içinde; “Avrupa için çok üzücü  bir gün ve Avrupa’nın başkenti bu bölgenin (Ortadoğu’nun) bildiği aynı acıyı çekiyor...” dedi.
Evet aynı acı!
Kabil’de yaşanıyordu.
İslamabad’da çekiliyordu.
Bağdat’ta, Şam’da, Halep, Diyarbakır, Ankara, İstanbul’da da tekrarlanıyordu. Dürüst olalım; bu acılar, Avrupa’nın fazla umurunda olmuyordu.
Avrupalı hanım dürüst.
Gerçeği söylüyor.
Aynı acı geldi.
Avrupa’yı buldu.

* * *

Bu delirmeyi, bu vahşeti, bu katilliği inanç ve iman haline getirmeyi Afganistanlı, Pakistanlı, Iraklı, Suriyeli, Libyalı, Türkiyeli teröristler ne zaman, nasıl öğrenmeye başladılar?
Soruyu buradan sormak.
Baştan almak gerekiyor.
Tarihte sayısız örneği var.
İlklerden biri “Biz Türkiye’de yaşayanların da başına” 91 yıl önce gelmişti. 1925’de Türkiye henüz genç bir Cumhuriyet olarak var olmaya çalışırken, Musul petrolleri üzerindeki haklarında Türkiye’yi geriletmek için Şeyh Said İsyanı patladı. İsyancıların başında bir İngiliz ajanı vardı ve “şeriat isteriz” diye bağırıyorlardı. O sırada “İngiltere Irak’ı ve Fransa da Suriye’yi kendi açık sömürgeleri” ilan etmişti. İngiltere, Şeyh Said’i “şeriat isteyen dindar” adı altında Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı teşvik edip desteklemişti. Bu 91 yıl önce terörist bir kalkışmaydı.
Zaman da çok hızlı aktı.
Nerede petrol varsa...
Nerede yer üstü zenginliği...
Nerede altın varsa...
Nerede yer altı zenginliği...
Orada kimi zaman; laik diktatörlüğe, kimi zaman sosyalist rejimlere, kimi zaman mezhepçi yapılanmalara karşı terörist yöntemlerle başkaldırmalar yaşandı. Ve bu terörist başkaldırıların arkasında hep Avrupa’nın, ABD’nin ajanları, “böl ve yönet” üzerine çalışıyorlardı.

* * *

Avrupalı bayan haklı.
Ortadoğu’nun bildiği terörün ölüm acısı şimdi Brüksel’e geldi. Bu acıya son vermek için bütün insanlığın “ortak aklını” harekete geçirip “Yeni Bir Dünya Düzeni” kurmak gerekiyor. Sosyal, kültürel, ekonomik yeni bir düzen... Ve bunun için de, belki önce, ABD ordusunun Vietnam’ı işgali sırasında Fransız düşünür Bernart Russel’ın öncülük ettiği “Savaş Suçları Mahkemelerine” benzer “Terörü Besleyenleri Yargılama Mahkemeleri” kurulması gerekiyor.
Terörün kaynağına inen.
Nerede 1 varil petrol.
Orada 1 varil kan.
Bu bağlantıyı inceleyen.
Terör örgütleriyle birlikte.
Destekçi devletleri de gören.
Tarafsız, adil bir mahkeme.

* * *

Böyle bir mahkeme kurulduğu zaman ilk yargılama; adı Blackwater olan ve ABD ordusunun Irak’ı işgalinden sonra Ortadoğu’ya yerleşen ABD kökenli, askeri nitelikli özel güvenlik şirketinden başlayacaktır. Blackwater, ABD ile AB’nin de desteğini alıyor, ulusal orduları çökertecek özel ordular kuruyor, gençleri topluyor, 2500 dolar aylık veriyor, eğitiyor, bomba üretmeyi, sabotaj yapmayı, istihbarat toplamayı öğretiyor, Esad’ı devirme iç savaşına sokuyor. Aynı yapının 189 bin silahı bir gecede IŞİD’ in eline geçiyor. Bir bakıyorsunuz PKK ile PYD’ye havadan 50 bin ton silah ve savaş malzemesi iniyor. Ortadoğu terörist bataklığı haline geliyor.

* * *

Avrupalı Hanım!
Gözyaşlarında dürüst.
Aynı acı, Avrupa’yı sardı.
Önce mahkeme!
Sonra Yeni Dünya Düzeni.