Yenikapı’da bir bayrak, orta yaşlı sakallı bir esnafın elindeydi. Esnaf, Fatih’ten gelmişti. Öbür bayrak da başı açık, dudaklarına ruj sürmüş orta yaşlı bir hanım öğretmenin elinde dalgalanıyordu. Öğretmen Hanım, Düzce’den gelmişti.
Ben gözlerimle gördüm.
Bayraklar konuşuyordu.
Yenikapı Meydanı’na akın etmiş derya kalabalık “Milli Birlik- Şehitler-Demokrasi” mitingi sonrası dalga dalga dağılıyordu. Başı açık öğretmen hanımın elindeki şanlı bayrak, sakallı esnafın elindeki bayrağa “Bu demokrasi arzusunun şölene dönüşmesinden ben çok sevinçliyim” diyordu. Sakallı esnafın elindeki bayrak da; “Ben de halkın parti ayrımı gözetmeden demokrasi için kenetlenip bir oluşundan çok mutluyum ama bu birlik-beraberlik görüntüsünün iktidarın elinde yeni bir afyona dönüşmesinden endişeliyim” dedi.
Bayraklar dile gelmişti!
Hem çok sevinçliydiler.
Hem çok kaygılıydılar.

* * *

Bayraklar hem fikirdiler:
Darbeye hayır!
Demokrasiye evet!
Fakat  “Tam Demokrasi” nasıl gelecekti?  Bütün Türkiye’nin her köyünden, kasabasından, şehrinden elektrik akımı hızıyla yayılıp şu Yenikapı Meydanı’nda şahlanan “Birlik-Beraberlik arzusunu” iktidar yeni bir uyuşturucu haline getirip “bütün güçleri tek elde toplayan partili demokrasiyi” güçlendirmek için kullanabilirdi. Demokrasi güçleniyor diye beklerken, bir gün bir bakarız ki, bu kez de İslamcı Tayyip Erdoğan’ın “dindar nesli” İslamcı Fethullah’ın “altın nesline” özenmiş,  orduya sızmış; F-16’lar, Kobralar ile halka saldırıyor. Boş Meclis binasını bile bombalıyor!
Bayrakların tasası buydu.
Laiklik ilkesi hançerlendiği ve hukuk, adalet yok edildiği için demokrasi elden kaçıp gitmişti. Bu boşluktan faydalanan İslamcı Fethullah’ın orduya sızmış asker üniformalı şakirtleri (öğrencileri- müritleri) darbe yapmaya kalkışmışlardı. Yeni bir darbenin olmaması için “Tam Demokrasinin” gelmesi gerekirdi.

* * *

Kulaklarımla duydum:
Bir bayrak!
Öbür bayrağa!
Dedi ki:
Bugün Türkiye’de “yargı üzerine baskı” var.
Partili hakim isteniyor.
Bugün Türkiye’de “din üzerine baskı” var.
Partili din isteniyor.
Bugün Türkiye’de “basın üzerine” baskı var.
Partili basın isteniyor.
Bugün Türkiye’de “Meclis (yani yasama) üzerine baskı” var.
Partili Meclis isteniyor.
Bugün Türkiye’de “Yürütme(yani bakanlar) üzerine tek adama biat baskısı” var.
Biat etmiş yürütme isteniyor.
Bugün Türkiye’de “Polis üzerine baskı” var.
Partili polis isteniyor.
Bugün Türkiye’de 15 Temmuz FETÖ darbe girişimi bahane edilip “Ordu üzerine baskı” kuruluyor.
Partili ordu isteniyor.
Bugün Türkiye’de “Sivil toplum kuruluşları üzerine baskı” var.
Partili sivil toplum isteniyor.
Bugün Türkiye’de “söz ve ifade özgürlüğü üzerine de baskı” var.
Partili ifade özgürlüğü isteniyor.

* * *

Bayraklar söyleşti.
Biri söyledi.
Diğeri onayladı.
Bayraklar kaygılıydı.
Demokrasi şölenini yaptık.
Şöleni var.
Kendisi yok.
Kendisi gelecek mi, nasıl?
Yenikapı’da toplanmış milyonlarca insan “Demokrasi Mitingi’ni” şölene dönüştürmüş, konuşmaları dinlemiş, dağılıyordu.
Bir bayrak!
Öbür bayrağa dedi ki:
Demokrasi şölenle verilmez.
Hukuk ve laiklik isteyerek alınır.