Pazartesi günü yayımlanan “İç Genelgeyi Okumayan Vergi Dairesi Yönetimleri” başlıklı yazımız, okurlarımızdan çoğunlukla olumlu olmakla birlikte; bazı Maliye çalışanlarından da olumsuz tepki aldı.
Özellikle meslek mensupları, serbest muhasebeci mali müşavirler, yeminli mali müşavirler ve şirketlerin mali işler departmanında çalışanlardan; vergi daireleri arasında uygulama standardı olmaması ve her vergi dairesinin ayrı hukuku olması konusundaki tespitlerimize yüzde yüz katıldıklarını ifade eden telefon ve mailler aldım. Çok değerli vergi dairesi çalışanları arkadaşlarımız ise; çok yoğun iş temposu, kanun, genel tebliğ ve sirkülerlerini bu kadar kısa sürede okuyup, anlayıp, uygulamanın güçlüğüne dikkat çektiler. Kanunun yayımının üzerinden 1 ay geçtikten sonra; vergi dairelerinin bilgisayar sistemlerine ‘Vergi Barışı’ ile ilgili programların yüklenebilmiş olması ve uzun bayram tatili, yakınmalarını haklı göstermektedir.
Okuyucularımızı, dikkatlerinden dolayı kutlamak gerekiyor. Pazartesi günü yayımlanan yazımızda; kanunun 3. maddesinde düzenlenmiş olan “Kesinleşmemiş veya Dava Safhasında olan Alacaklar’’ ile ilgili aksaklıkları ortaya koyan verdiğimiz örnekteki ihbarname tebliğ tarihi olarak 06.08.2016 tarihi yerine, sehven 06.09.2016 tarihi yazılmasının kanunun 3. değil, 4. maddesinde düzenlenmiş “İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler” mevzuuna uygun olduğu uyarısında bulundular. İşte vergicilik bu kadar önemli ve dikkat gerektiren bir meslek, ihbarnamenin tebliğ tarihi uygulanacak kanun maddesini değiştirmektedir.

Sorunlar çözüm bekliyor

Kamuoyu tarafından bilinen adı ile; “Vergi Barışı Kanunu” ile ilgili başvurular devam etmekle birlikte; çözüme kavuşturulması gereken bir çok sorun mevcuttur.

30 günlük süre mağdurları

Kanunun 4. maddesinde düzenlenmiş bulunan “İnceleme ve Tarhiyat Safhasında Bulunan İşlemler” ile ilgili hükümlerden faydalanmak için; vergi/ceza ihbarnamesinin tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde, vergi dairelerine başvuruyu kaçıran çok sayıda mükellef mevcuttur.
Maliye’nin 19 Ağustos 2016-19 Eylül 2016 arasındaki dönemde sistemini çalıştıramaması, başvuru için her gidene bayram sonrası gelin yaklaşımı ve özellikle uzlaşmaya gidip, bu kanundan faydalanmak için uzlaşmayanların mağduriyeti söz konusudur.
Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı yayımladığı genelge ile kurumlarından kaynaklanan gecikmeler için, vatandaşları mağdur etmeyecek bir düzenleme ile kanundan yararlanacak mükelleflerin yolunu açmış ve sorunu ortadan kaldırmıştır. Maliye Bakanlığı’nın da devletin acil kaynağa ihtiyaç duyduğu bu dönemde “Barış” ruhuna da uygun olarak; konuya çözüm getirmesi ve mağduriyeti gidermesi beklenmektedir. Aksi takdirde, bu durumda olan mükellefler kanunun hiçbir hükmünden faydalanamama gibi, çok ağır bir sonuçla karşılaşacaklardır.

Geç gelen mahkeme kararları da mağduriyet yaratıyor

Bir okurum tarafından bana ulaştırılan mahkeme kararı ışığında durumu dikkatinize sunmak istiyorum. Vergi mahkemesinin karar tarihi 19.07.2016, kararın mükellefe tebliğ tarihi 17.10.2016’dır. Vergi mahkemesi kararının 3 ay sonra mükellefe tebliğ edilmesinin sonuçları ise vahimdir.
Şöyle ki; davayı kazanmış olan mükellefin vergi mahkemesinde dava konusu ettiği vergi tutarı 6 milyon TL’dir. Vergi mahkemesi kararı 19.08.2016 tarihinden önce mükellefe tebliğ edilse idi; mükellef davadan vazgeçerek yüzde 80 indirimden faydalanacak ve 1.2 milyon TL vergi ödeyecekti. Fakat tebligatın geç yapılması nedeniyle; mükellef yüzde 50 indirimden faydalanmak durumunda kalacak ve 3 milyon TL vergi ödeyecektir. Vergi mahkemesinin kararı geç yazması ve geç tebliğ etmesinin mükellefe maliyeti 1.8 milyon TL fazla vergi ödemek olacaktır.
Ülkemizde 15 Temmuz Darbe Kalkışması ve sonrasında yargıda yaşananlar, muhakkak bu sonuçların ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Fakat bu durumların yaşanmasında, hiçbir suçu olmayan mükellefe faturayı ödetmek, hakkaniyete uygun mudur? Karar sizin...