Ülkemizde son yıllarda ekonomik krizlerin etkisi ile sayıları binleri bulan şirketler iflas ertelemesi müessesesinden yararlanarak, önce tedbir kararı sonra da iflas ertelemesi kararı almışlardır. Köşe yazılarımı sürekli takip edenler hatırlayacaklardır ki, daha bir ay önce iflas ertelemesi ile ilgili üç yazı yazmıştım.
İflas ertelemesi alan bir şirkete, mal satmış olan bir şirket bu durumun ortaya çıkması ile beraber 2 kez mağdur olmaktadır. Hem alacağını tahsil edememe ya da çok uzun sürelerde tahsil edebilme hem de faturasını düzenleyip hasılat olarak kayıtlarına aldığı ve KDV’sini de hesaplanan KDV olarak beyan ettiği alacağı ile ilgili büyük zararlara uğramaktadır.
Tahsilatını yapamadığı ticari işlem ile ilgili olarak, hem yüzde 20 Kurumlar Vergisi, hem de yüzde 18 Katma Değer Vergisi yükü altına girerek büyük bir mağduriyet yaşamaktadır.

Şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir mi?


İki kez mağdur olan şirketlerin en azından vergisel açıdan mağdur olmamaları için, Vergi Usul Kanunu’muzda Şüpheli Alacak Karşılığı uygulaması bulunmaktadır. Bu uygulamada;
1- Dava veya icra safhasında bulunan alacaklar;
2- Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar; şüpheli alacak sayılır.
Yukarıda yazılı şüpheli alacaklar için değerleme gününün tasarruf değerine göre pasifte karşılık ayrılabilir.
Bu karşılığın hangi alacaklara ait olduğu karşılık hesabında gösterilir. Teminatlı alacaklarda bu karşılık teminattan geri kalan miktara inhisar eder.
Şüpheli alacakların sonradan tahsil edilen miktarları, tahsil edildikleri dönemde kar-zarar hesabına intikal ettirilir.
Şüpheli ticari alacaklar için, dava veya icra takibine başlanıldığı yılda karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkün olmamaktadır. (Bu konu ile ilgili farklı Danıştay kararları mevcuttur.)
İcra ve İflas Kanunu’nun 179/b maddesi ile iflas erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce başlamış takiplerin duracağı; bir takip muamelesi ile kesilebilen zaman aşımı ve hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği hüküm altına alınmıştır.
İflasın ertelenmesi kararı firmadan alacağı olanların alacaklarını tahsil etme imkânını ortadan kaldırmamakta, sadece icra takiplerini engellemektedir ve İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca, bu karar dava açsın açmasın tüm alacaklılar bakımından sonuç doğurmaktadır. Bu nedenle, iflası ertelenen şirketten tahsil edilemeyen ve kanuni takibe de imkan olmayan alacaklar için mahkemece iflasın ertelenmesine ilişkin kararın verildiği hesap döneminde şüpheli ticari alacak karşılığı ayrılması mümkündür. Alacaklı şirketlerin bu uygulamayı yaparken, alacaklı oldukları firma ile ilgili iflas erteleme kararını mutlaka edinmelerini ve bu davalara müdahil olarak katılmalarını öneririz.

KDV ne olacak?


Düzenlenen fatura ile ilgili hesaplanan KDV tutarı hasılat yazılmadığı için, şüpheli alacak karşılığı uygulamasına konu edilip edilemeyeceği tartışmalıdır. Maliye Bakanlığı uygulamasında; Katma Değer Vergisi dahil tutarın şüpheli alacak karşılığı zarar olarak yazılması kabul edilmektedir. Yani iflas ertelemesi kararı alan firmaya ilişkin düzenlediğimiz KDV’li fatura tutarını karşılık ayırarak şüpheli alacak karşılığı olarak zarar yazabiliriz. Böylece Kurumlar Vergisi yönünden mağduriyet tamamen giderilmiş olmakla birlikte KDV yönünden aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Zarar yazmak yerine, indirim yoluyla gidermek daha makul bir çözüm olacaktır. Ancak mevzuat buna izin vermemektedir.