Dün Resmi Gazete’de yayımlanan Bakanlar Kurulu kararı; tüketiciler açısından tam bir şok etkisi yaratırken, müteahhitler yönünden erken bayram havası yarattı.

Yüzde 18’lik KDV oranı yüzde 8’e indirildi

Bakanlar Kurulu kararı ile yüzde 18 KDV oranına tabi konutların 31/03/2017 tarihine kadar teslimlerinde vergi oranı yüzde 8’e indirildi. Bilindiği üzere net alanı 150 m2’nin üzerinde olan konutlar ile net alanı 150 m2’ye kadar konutlardan; büyükşehirlerde (6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler hariç), lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte, üzerine yapıldığı arsanın Emlak Vergisi Kanunu’nun 29’uncu maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2 vergi değeri bin Türk Lirası ve üzerinde olan konutların tesliminde vergi oranı, yüzde 18 uygulanmaktaydı. Yapılan değişiklikle 31/3/2017 tarihine kadar bu konut teslimlerinde KDV oranı yüzde 8 olarak uygulanacaktır.
Bu düzenleme ile yapılan çok büyük satış kampanyalarına rağmen; KDV problemi nedeniyle, eritilemeyen 150 m2’nin üzerindeki konut stokunun bitirilmesinin amaçlandığı, çok net bir şekilde görülmektedir. Bu düzenlemeden konut stokunu KDV indirimi nedeniyle, kolaylıkla nakde dönüştürecek müteahhitler ve bu projelerden ev alacak üst gelir grupları faydalanacaktır. Demek ki, istenildiği zaman dokunmayız denilen KDV oranlarında, bir anda yüzde 10’luk bir indirim yapılabiliyormuş.
Ham petrol fiyatları dünya genelinde üçte bire düşmüş iken; Türkiye’de bu düşüş akaryakıt satış fiyatlarına yansımadığı gibi, akaryakıt üzerindeki ÖTV’ye yüzde 9 ile yüzde 12 arasında zam yapılmakta, ayrıca bu zamlı tutar üzerinden yüzde 18 KDV alınacağından gerçekte oluşan zam oranı yüzde 15’i bulmaktadır.
Yapılan araştırmalara göre; benzin bir kuruş ucuz olsa, akaryakıt tüketicileri yılda 300 milyon kazanıyor iken; 24 kuruş zam geldiğine göre tüketicilerin cebinden ilave yılda 7 milyar 200 milyon lira çıkacaktır.
Bugün itibarıyla; benzin üzerinde yüzde 67 oranında vergi yükü, motorin üzerinde yüzde 63 oranında vergi yükü var iken, Özel Tüketim Vergisi’ni artırmanın amacı bütçeye gelir sağlamaktır. Ancak bu zamlardan sonra kaçak akaryakıt olaylarının zirve yapacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.
Ülkemizde 2015 yılında petrol ve doğalgaz ürünlerinden tahsil edilen Özel Tüketim Vergisi tutarı 50 milyar 829 milyon 549 bin TL olmuştur. Bütçede bu kalem için 2016 hedefi 54 milyar 930 milyon 842 bin TL, 2017 hedefi 58 milyar 980 milyon 910 bin TL, 2018 yılı hedefi ise 17 milyar 215 milyon 258 TL olarak belirlenmiştir.
Bütçe açık verdiğinde , akla ilk benzin ve motorinin gelmesi kabul edilemez bir yaklaşımdır. Bu yakıtları sadece tüketiciler kullanmamaktadır. Ulaşım maliyetlerinin yükselmesi iğneden ipliğe her malın fiyatını etkileyecektir. Bu da enflasyon artışı demektir. Benzin ve motorin fiyatlarında dünya petrol fiyatlarındaki düşüşe paralel olarak, indirim bekleyen vatandaşların yüzde 15’lik bir zamla karşılaşması ancak Türkiye’de olur.
Dünyanın en pahalı benzin ve motorinini kullanan ülkemizde, musluktan doldurduğumuz bir litre suyu benzin olarak satmaya kalksak, 2.86 TL’den daha düşük bir fiyata satamıyoruz. Neden? Çünkü benzin fiyatının içindeki asgari vergi tutarı bu kadardır.
Bu zamlar, kaçakçılık ve enflasyon olarak mutlaka dönecektir. Tüketiciler ise, arabalarını kullanmak yerine yürümeyi ya da toplu taşıma araçlarını tercih edeceklerdir. Rahmetli Süleyman Demirel’in “yollar yürümekle aşınmaz’’ sözünü tüketiciler şiar edinecektir.

1