Ülkemizde son ayların en önemli konusu; döviz kurlarındaki sürekli yükseliştir. Gerçi Amerikan Doları’nın yükselişi bizi etkilemez, o zaten başka bir ülkenin para birimi diyenler de mevcut ama, gerçekler çok farklı ve acıdır.

Şirketler 2017’de bankadan kredi alamaz…

Döviz kurlarının yükselmesi, özellikle düşük kurdan vadeli ithalat yapan şirketler açısından en az yüzde 20 oranında maliyet artışına neden olmuştur. Bu şu demektir; ithal ettiğiniz malın maliyeti yüzde 20 oranında artmıştır. Bu işletmelerin kârlılığını ortadan kaldırdığı gibi, işletmelerin zarar etmesine de neden olmaktadır.
Bankacılar 31 Aralık 2016 bilançosunda; kur artışının yarattığı tahribatı görecek, ayrıca gelecek dönem kur risklerini de hesaba katacaktır. Bu durumda olan şirketlerin rasyoları olumsuz olacağından, yeni kredi alma imkanları ortadan kalkacaktır.

İhracatçılar da tehlikede

Ülkemizde, ihraç edilen her 100 TL’lik ürünün 72 TL’si dolar bazında ithalata dayanmaktadır. Dolayısıyla; döviz kurları yükseldi, o yüzden ihracatımız artacak lafı da temelsiz kalmaktadır. Döviz kurlarının yükselmesinin ihracatçıya olumlu yansıyabilmesi için; ihraç malının ithal girdiye dayanmaması gerekmektedir. Ülkemizde birkaç tarım ürünü dışında, bu durum söz konusu değildir.

Kur artışı kurumlar vergisini azaltacaktır

Türkiye’nin ithalatının dolara dayalı olması, fakat ihracatının Euro cinsinden yapılması da parite etkisi nedeniyle, ihracatçılar için ayrıca bir olumsuzluk yaratmaktadır.

212121

İşletmelerin ithalat ile beraber döviz cinsinden borcunun da olması durumunda; kur yükselmesi nedeniyle oluşan kur farkı zararları kurumlar vergisi matrahının tespitinde, gider olarak dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, kur farkı giderleri nedeniyle kurumlar vergisi matrahı çıkmayacaktır. Matrah oluşmayınca, vergi almak da mümkün olmayacaktır.
Bankacılık Düzenleme Ve Denetleme Kurumu’nun yayımladığı “Türk Bankacılık Sektörü Temel Göstergeleri Eylül 2016” raporuna göre; eylül ayı sonu itibarıyla bankacılık sektörünün toplam kredi tutarı 1 trilyon 610 milyar TL olup, söz konusu tutarın 1.089 Milyar TL’si Türk parası kredilerden, 521 milyar TL’si yabancı para kredilerden oluşmaktadır.
Bu verilere göre; yüzde 20’lik bir kur artışında, 521 milyar TL yüzde 20’si olan 104.2 milyar TL kur farkı yükü binecektir. Bu kur farkının kurumlar vergisine yansıması; Kurumlar Vergisi yüzde 20 oranı dikkate alınarak hesaplandığında 104.2 milyar TL’nin yüzde 20’si olan 20.84 milyar TL Kurumlar Vergisi, kur farkı giderleri nedeniyle tahsil edilemeyecektir.
Kur artışının enerjiyi ithal eden bir ülkede, etkilemeyeceği hiçbir kişi ya da kurum olamaz. Geride bırakmakta olduğumuz 2016 yılının olumsuz etkileri, 2017 yılında da piyasa aktörlerini olumsuz etkilemeye devam edecektir. Bu etkilerin yıkıcı sonuçlar doğurmaması için; hem dış dünyayı hem de ülkemiz iş dünyasını ikna edecek, güçlü bir ekonomi programına ihtiyaç vardır. Sorunun varlığını kabul etmekle işe başlamak, ilk atılacak adım olmalıdır.