Ülkemizde bütçe açık verdiğinde; ya petrol ürünlerinden alınan ÖTV’yi ya da otomobil üzerindeki ÖTV’yi artırmak suretiyle açığı kapatmak, ilk akla gelen çözüm yolu olmaktadır. Bir ay önce petrol ürünlerinden alınan ÖTV tutarları artırılmıştı, şimdi ise otomotiv alımında ödenen ÖTV tutarının artırılması hedeflenmektedir.
Motorlu taşıtlardaki ÖTV’de yeni düzenlemeyi içeren Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı, TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda 2 Kasım 2016 tarihinde kabul edildi. Yapılan değişiklikle birlikte; aracın cinsi, sınıfı, üst yapı ve gövde tanımı, istiap haddi yolcu ve yük taşıma kapasitesi vergileme ölçütü olarak sisteme ilave edildi.

Mevcut uygulama nasıl?

Özel tüketim vergisi 1600 cc’ye kadar olan araçlarda yüzde 45, 1600-2000 arası olan araçlarda yüzde 90 ve onun üzerinde olan araçlarda da yüzde 145 olarak uygulanmaktadır.
Vergileme sisteminde otomobillerden alınacak vergi; aracın yaşı ve motor silindir hacmine göre belirlenmektedir. Yapılacak değişiklikle; motor silindir hacmi ve yaşa dayalı alınan ÖTV’ye motorlu aracın fiyatı da eklenerek, yeni bir vergilendirme sistemi kurulmaya çalışılmaktadır.

ekran-alintisi

Fiyata göre vergi

Son yıllarda yaşanan lüks otomobil satışlarındaki artışlar dikkate alınmış olmalı ki , otomobil fiyatına göre vergilendirme esas alınmaya çalışılmaktadır. İlgili düzenleme ile birlikte; satış fiyatı 50 bin TL olan 1.6 lt olan bir otomobil ile fiyatı 100 bin TL’nin üstünde 1.6 lt lüks otomobilin vergisi artık aynı olmayacak ve lüks otomobile daha yüksek oranda vergi uygulanacaktır.
Yeni ÖTV oranları belirlenirken araçların sınıfından, yolcu kapasitesine; sunroofundan, kapı sayısına kadar her şey dikkate alınacaktır. Buna ilaveten egzozundan çıkan karbondioksit oranı yani emisyon miktarı da vergiyi artıracaktır.

ÖTV düzenlemesinin detayları

Araçların ÖTV oranları; sadece motor hacmine göre değil, fiyatına, kasa tipine, taşıma kapasitesine ve cinsine göre de belirlenebilecektir. TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen yeni ÖTV düzenlemesi ile özellikle 1.6 litrelik küçük motorlu araçlarla aynı vergi avantajından yararlanan lüks otomobillerin hedeflendiği görülmektedir.
Bakanlar Kurulu’na tanınan yetki kapsamında; motorlu taşıtların ÖTV oranlarını bir katına kadar artırıp, sıfıra kadar indirme ve çeşitlendirmeyi getirme hakkı söz konusudur. Bu yolla vergi gelirlerinin artırılması öngörülmektedir.

Sektörde ÖTV paniği

Bugün itibarıyla; motor hacmi 2.000 CC’nin üzerindeki bir otomobilin maliyet bedeli 100 bin TL olmasına rağmen, tüketici satış fiyatı 289 bin TL’dir. Tüketiciler her 100 bin TL’lik araç için, 189 bin TL ÖTV ve KDV yükü ile karşı karşıya kalmaktadırlar.
150 bin araç stoku ile yakalanan otomotiv sektöründe, Maliye’nin ÖTV sisteminde yapacağı yeni düzenlenme ile panik yaşanmaya başladı.
Bu yılın ocak-haziran döneminde toplam otomotiv ihracatı 9.6 milyar doları aşarken, aynı tarihte ithalat ise 8.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Dolayısıyla otomotiv sektörünün dış ticaret fazlası 6 ayda 1 milyar dolara ulaştı.

Çözüm ÖTV’yi artırmak değil, azaltmak olmalıdır

Maliye Bakanlığı’nın en son 2.000 cc’nin üzerindeki ÖTV oranını yüzde 145’e çıkarması ile beraber, bu kategorideki yüzde 9’luk satış hacmi yüzde 3’ün altına düşmüştür.
Maliye zaten çok daralmış olan, üst kategoride yer alan ve fiyatı 850 bin TL’den 3 milyon TL’ye kadar olan lüks araçları hedef seçmiş ve bunların ÖTV’sini artırmak istemektedir.
Bu tür araçları kişiler; kendi adlarına değil, ortak oldukları şirketler adına almaktadırlar. Yani bu araçların ÖTV’sini artırsanız bile, bu araçları satın alan şirketler araçları aktiflerine kayıt edecekler ve bu araçla ilgili ödenen ÖTV ve KDV’yi direk gider yazacaklardır. Çok küçük bir otomobil sayısı için, sektörün tamamında ÖTV artacak korkusu yaratmak doğru değildir.
Bir örnek ile durumu açıklayalım. Örneğin; 1 milyon TL’lik araç üzerinden bugün itibariyle yüzde 145 yani 1 milyon 450 bin TL ÖTV ve ÖTV’li tutar üzerinden de 441 bin TL KDV tahsil edilmektedir. Yeni düzenleme ile aynı araç üzerindeki ÖTV oranının yüzde 145’ten yüzde 165’e çıkarılması halinde; ÖTV tutarı 1 milyon 650 bin TL, KDV tutarı ise 477 bin TL olacaktır. Yani yüzde 20’lik ÖTV artışının devlete ilave vergi katkısı; (1 milyon 650 bin TL+477 bin TL: 2 milyon 127 bin TL)-(1 milyon 450 bin TL+441 bin TL: 1 milyon 891 bin TL ): 226 bin TL olacaktır. (Araç bedeli üzerinden ayrılacak olan amortisman tutarları, hesaplamaya dahil edilmemiştir). Şirketler bu araç alımı ile ilgili yüzde 145 ÖTV öderlerse; 1 milyan 891 bin TL’yi gider olarak kayıtlarına aldıklarında; yüzde 20 Kurumlar Vergisi oranı dikkate alındığında 378 bin 200 TL’lik Kurumlar Vergisi’nden kurtulmakta iken; yüzde 165 ÖTV öderlerse; 2 milyon 127 bin TL’yi gider olarak kayıtlarına aldıklarında ise; 424 bin 957 TL’lik Kurumlar Vergisi’nden tasarruf edeceklerdir.
Sonuçta yüzde 20’lik ÖTV artışının böyle bir araçta, Maliye’ye ilave vergi artışı tutarı 226 bin TL - (424 bin 957 TL – 378 bin 200 TL= 46 bin 757 TL ) : 179 bin 243 TL olacaktır.
Dünyanın en pahalı benzinini tüketen ülkemizde, benzinin yüzde 69’unun vergi olduğu dikkate alındığında; Maliye’nin bindiği dalı kestiği sonucuna varmamız gerekmektedir. Otomobil satışlarının ÖTV artışı yoluyla azaltmak yerine, ÖTV indirimi yapıp satışları artırıp daha çok insanı benzin ve motorin kullanıcısı yapmak ve bu yolla ÖTV almak daha mantıklıdır. Rakamlarda beni doğrulamaktadır.
Attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmeli...