Taşınmaz ve iştirak kazancı istisnası düzenlemesi; mevcut haliyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 5/1-e maddesinde yer almakta olup, sadece Kurumlar Vergisi mükelleflerine sağlanmış bir istisnaydı. Şu anda Meclis’te alt komisyonda görüşülmekte olan Gelir Vergisi Yasa Tasarısı’ndaki düzenleme ile Ticari Kazancını Bilanço Esasına Göre Tespit Eden Gerçek Kişiler ve Kurumlar bu istisnadan yararlanacaktır.
Bu istisnadan, neden serbest meslek erbaplarının yararlandırılmadığını anlamak da mümkün değildir. Serbest meslek erbaplarının da bu istisnadan yararlanması için, gerekli düzenlemelerin yapılması Anayasa’nın eşitlik ilkesine uygun olacaktır.
Tasarı ile “Ticari Kazancını Bilanço Esasına Göre Tespit Eden Gerçek Kişilere’’ de istisna getirilmesi, olumlu bir düzenleme olmakla birlikte, tasarıda istisna kazancının miktarı konusunda, mevcut duruma göre sınırlamaya gidildiği görülmektedir.
Mevcut halinde yıl sınırlaması olmaksızın, 2 yıl aktifte kaldıktan sonra yapılan satıştan elde edilen kazancın yüzde 75’i Kurumlar Vergisi’nden istisna iken, tasarıdaki düzenlemeye göre yüzde 75 istisna 5 yıldan fazla aktifte kalan kıymetler için uygulanacaktır. Bu kapsamda;
1) İki tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda yüzde 40,
2) Üç tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda yüzde 50,
3) Dört tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda yüzde 60,
4) Beş tam yıldan sonra satıştan doğan kazançlarda yüzde 75,
istisna uygulanacağı hüküm altına alınmaktadır.
Şirketlerin bağlı değerlerinin ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması ve şirketlerin mali bünyelerinin güçlendirilmesi amacıyla; en az 2 tam yıl süre ile aktiflerinde yer alan taşınmaz ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançların yüzde 75’lik kısmının belirli şartlar altında Kurumlar Vergisi’nden istisna olacağına ilişkin düzenlemeye, yukarıdaki sınırlamaların getirilmesi son derece yanlıştır ve istisnanın getirilme amacına ters düşmektedir.


Herkese istisna...


Şirketlere tanınan KDV istisnasının gerçek kişilere ve serbest meslek erbabına da tanınması gerekir. İstisna hükmü ile paralellik sağlanması açısından; Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 17/4-r bendinde Kurumlar Vergisi istisnasından bağımsız bir şekilde yapılmış olan istisna düzenlemesinin, ticari kazancını bilanço esasına göre tespit eden gerçek kişileri ve serbest meslek erbabını kapsayacak şekilde Katma Değer Vergisi Kanunu’na ilave edilmesi gerekmektedir.
Sadece daha fazla vergi geliri elde etmek amacıyla; yerleşmiş olan istisna düzenlemeleri ile oynamanın vergi gelirini artırıcı bir etkisi olmayacağını düşünmekteyim. İstisnanın bu halinin korunması ve istisnadan gerçek kişi ve serbest meslek erbaplarının da yararlanmasının yolunun açılması daha akılcı bir çözüm olacaktır. Eğer amaç;
sadece vergi gelirlerini artırmak ise kaldırılması gereken birçok gereksiz istisna mevcuttur. Firmaların mali yapılarını düzeltmek gibi çok önemli bir amaca hizmet eden bu istisnanın, daraltılması değil daha da genişletilmesi gerekmektedir.