Her ne kadar, “ABD’li müzisyen Bob Dylan’ın Nobel Edebiyat Ödülü’ne layık görülmesi sanatçının babaannesinin memleketi Kağızman’da sevinçle karşılandı” haberleri yapılsa da, bu konuda Türkiye’yle başka tür bir yakınlık kurmak da gerekirdi değil mi?

sezen-aksu

Hazır uzun zamandır, “Niye güzel sözlü Türkçe müzik nadir karşılaştığımız bir şey oldu?” diye düşünürken yazar ve müzisyen ağırlıklı 100’ü aşkın kişiye şu soruyu sordum: “Nobel Edebiyat Ödülü bir Türk müzisyene verilse sizce kim layık görülürdü?”

neşet-ertaş

Doğru, bir müzisyenin bu ödülü alması zaten bir hayli ilginç.
İşin Türkiye’ye ulaşması da bir hayal ama madem bu fanteziyi yapıyoruz uçabiliriz! “Müzisyenin yaşıyor olması da gerekmez” dedim; “Söyleyin kim olur?”

aysel_gürel

Aralarında müzik yazarları, müzisyenler ve yazarların da olduğu 100’ü aşkın kişiye sorduğum bu soruya en çok şu ortak isimler yanıt olarak verildi:
Neşet Ertaş, Bülent Ortaçgil, Barış Manço, Sezen Aksu, Aysel Gürel.

bülent-ortaçgil

Ardından Çiğdem Talu, Onno Tunç, Aşık Veysel, Atilla Özdemiroğlu, MFÖ, Ahmet Kaya.
Birkaç kişi de, “Fikret Kızılok, Zülfü Livaneli” dedi. Efsanevi şarkıların arka planda kalan söz yazarı Ali Tekintüre’nin de adı geçti.
Ama ilginçtir, liste bu isimlerin dışına çıkmadı.


‘Cehalet en büyük düşmanımız etrafımız sarılı’


funda-özkalyoncu

Canlı yayını izlemeyenler de, sosyal medyada hızla yayılan video sayesinde öğrendi ‘Kürk Mantolu Madonna’ skandalını!
Çok uzun yıllardır gazetede çalışan, televizyon işi de yapmış biri olarak ‘hata’ eleştirmekten imtina ederim çünkü neler neler olur, hangi dev kazalardan, gaflardan dönülür bilirim.
Ama dün TV8’de nam-ı diğer Bonbon Funda, Funda Özkalyoncu’nun yaptığı, kitabı bilmemek, yazarını okumamaktan öte, “Okudum” diyerek yalan söylemektir ki asıl rezalet budur!
Sosyal medyada “Piç’i okudum, babası yok”, “Ağır Roman’ı yerinden kaldıramadım”, “Kavgam’da dövüşüyorlar” esprileri yapanlar haksız mı?
Nasıl bİr özgüven?
Kitabın adındaki Madonna’yı şarkıcı Madonna sanıyor; geçtik, kitabın 1943’te yazıldığını öğrenince “1943 yılında mı yazılmış? Aaa o zaman Madonna mı vardı?” diyor. Hani imkanı olsa, “Aaa Madonna doğmamışken yazılmış, skandal” falan diyecek.
“Madonna’nın aşkları ilişkileri filan ilginç olabilir...” diye geçiştirirken “Kitabı okudum” yalanının üzerine bir de “Altını çizecek bir şey bulamadım” demesi izleyenlere, o kitabı okuyanlara saygısızlığın ta kendisi.
Çok enteresan, anlamsız bir özgüven.

Filme uyarlanan kitap sevmezmiş!

Bir de “Kitaplar filme uyarlanınca sevmiyorum” falan diyor ya!
Ama “Hanımefendi kitabı da okumuyorsun, okudum diyorsun” diyemiyoruz.
kurk-mantolu-madonna

Daha önce de birkaç kez izledim Funda Hanım’ı; bilmem kaç yıl evli kalmış bir çiftin boşanma haberi konuşuluyor, “Ben zaten onlar ilk evlenirken bunlar uymaz” demiştim diyor, kadınlardan erkeklerden, ilişkilerden bahsederken sürekli bir üst perde, uzaktan izlediği insanların hayatları hakkında yorumlar yapıyor. Hatta ve oysa, başlıktaki cümle de kendi twitter’ından...

madonna

Türk televizyonculuğunun bir çıt olsun seviye atlaması gerekiyor. Sabahattin Ali’yi bu topluma bu kadar unutturan her şey içimi küstürüyor.