14

Onlar ‘gitmenin’, ‘başka şehirlerde hiç bilmedikleri işlerin’ peşinde değiller. Isparta’nın Kuyucak köyündeki lavanta tarlalarını önce Türkiye’ye, ardından da tüm dünyaya göstermek istiyorlar...

18

Yıllar önce Karadeniz’e ilk gidişimdi; indiğimiz her yerde biri doğayı başka bir yere benzetiyordu. “Aaa, şu yaylalar aynı İskoçya’nın kuzeyinde gittiğimiz yer gibi”, “Şu minik şelale, aynı İngiltere Bath!”, “Hayatım burası İzlanda’nın bilmem ne bölgesine benzemiyor mu?”...
Bazen öyledir, gözümüzün önündekini görmeyiz.
Lavanta ve lavanta tarlaları denince de insanların aklına ilk olarak Fransa’nın Aix-en-Provence bölgesi gelir. Oysa 40 yıldır çok daha yakınımızda, Isparta’da, Türkiye’deki lavanta üretiminin yüzde 93’ünü karşılayan Kuyucak köyünde muhteşem lavanta tarlaları var.

19

Güzel kokular şehri

Isparta güzel kokulu, güzel renkli ürünlerden yana şanslı...
Tarlaların mor renge ilk bürünüşü nisanda zambakların açmasına denk geliyor. Nisan sonu ve mayıs ayı muhteşem güllerin hasat dönemi; haziran sonu, temmuz başı ise lavantalar zamanı...
Ve maalesef bunu çok az kişi biliyor. Ya da artık belki, “Çok az kişi biliyordu” demeliyiz.
Çünkü köy halkı, kaymakamlık, muhtarlık bir araya gelmiş ‘Lavanta Kokulu Köy’ adı projeyle bölgeyi tanıtmaya ant içmiş.
Keçiborlu Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Anadolu Efes ortaklığındaki ‘Gelecek Turizmde’ programına başvurup destek almışlar.

16

İlk yılda 15 bin turist

Kaymakam Osman Dölek, “Eskiden bilip de gelenler fotoğraf çektirip giderlerdi. Ama bu projeyle birlikte köyümüzde kalmak, burada dinlenip bir şeyler yemek, lavantayla ilgili ürünler satın almak istiyorlar. Bu yıl 15 bin turist geldi lavanta için. Provence’a da gittik, dersimizi çalışıyoruz” diyor.
Mis kokulu tarlaların yanında oturduğumuz gölgelik alan bile bu projenin ürünü. Bir tuvalet yaptırılması bile neleri değiştirmiş inanmazsınız! Orası, insanların yemek yiyip içtiği, alıveriş yaptığı bir yer haline gelmiş.
Proje kapsamında, bölgedeki kadınlar pek çok eğitim almış. Kooperatifçilik, işletmelerde temizlik, diksiyon, aromatik ve tıbbi bitkiler yetiştiriciliği, alan tanıtımı, satış, kırsal turizm ve ev pansiyonculuğu bu eğitimlerden bazıları.
Mesela şimdi orada kahvaltı yapabiliyor, öğle yemeği yiyebiliyor, akşamüzeri lavantalı Türk kahvesi yanına, lavantalı kurabiye ve kek yiyebiliyor ya da lavantalı dondurmadan tadabiliyorsunuz.
Bense ayran yanına kabaklı gözlemeyi ve yine orada yapılan patlıcan söğüş yanında sarma yemeği tercih ederim.
Lavanta balı, lavanta yağı, lavanta kesesi, lavanta dondurması, lavantalı kurabiye, lavanta bebeği, lavanta kahvesi, lavanta çayı ürünlerden bazıları.

17

Gitmenin peşinde değiller

251 kişilik bir köy. Çocuk sayısı o kadar az ki, sınıf açılamadığı için çocuklar başka köylerdeki okula gidiyor.
Ama ‘gitmenin’, ‘başka şehirlerde hiç bilmedikleri işlerin’ peşinde değiller. Bildikleri işi daha iyi yapmak ve çokça da yaptıklarını anlatmak istiyorlar. Proje koordinatörleri Ali Sağdaş ile Gürkan Cunda, ‘Lavanta Kokulu Köy’ün internet sitesiyle de ilgileniyorlar, Instagram hesabıyla da. Oraya nasıl gidersiniz, neler bulursunuz, nerelerde kalabilirsiniz gibi soruların cevaplarını hazırlayıp paylaşıyorlar.
Köy muhtarı Mehmet Aydemir Eski. Öğretmen. İyi bildiği arıcılığı, balı ve lavantayı çok iyi anlatıyor. Giyiyor mor ya da lila gömleğini, elektrikli testeresiyle yapıyor ‘hasat şovunu’.

15

Orak bana yakışıyor ama!

Biz de köyün kadınlarıyla lavantaları demet yapıyoruz.
Birinin plastik ve çiçekli ayakkabısını çok beğeniyorum. Hemen bana vermeye kalkıyor; “Değiştirelim kuzum” diyerek. Diğeri de, “Senin ayakkabılar topraklıdır, kızın beyaz çorabını kirletir, pazardan alıveririz” diyor. Gülüyor, kaynaşıyoruz. Bana daha önce lavantalarla poz verenlerden öğrendikleri taktikleri öğretiyorlar.
Biri, “Bizim römorka çık” diyor; diğeri, “Şunları bir sepete koyalım, kolunda tut”.
Sonra hep birlikte oraklar ve lavantalarla poz veriyoruz.
Ben emanet orakla havalı havalı poz verirken, orağın gerçek sahipleri onu mahcubiyet ve naiflikle taşıyor.
Onların emeğini görün. Gidin, lavantanın tadını çıkarın. İlk yılları, eksikleri varsa da onlarla paylaşın. Çünkü ‘onlar da varlar ve bölgelerini göstermek istiyorlar’.