FETÖ’nün amacı Rusya’yla Türkiye’yi savaşa sürüklemek. Ama bu provokasyon örgütün elinde patladı.

İşte nedenleri…

Türkiye’de herhalde İslamcı tepki ve öfkeden, sistemli protestodan ve nefretten İsrail kadar nasibini almış bir başka ülke yoktur. Mavi Marmara krizi sırasında haftalarca radikal İslamcılar İsrail konsolosluğunun önünde eylem yaptı. Hiçbir ülke İsrail kadar hedef gösterilmedi, üstelik hiçbir ülkeye yönelik öfke ve nefret devlet katında telaffuz edilmedi. İsrail her an sistemli bir şekilde hedefteydi. Nasıl oluyor da yıllardır hedefte olan İsrail’e karşı protestolar kontrol altında tutuluyor, ama bir haftalık protestolardan sonra bir adam, üstelik de polis, gaza gelip Rus Büyükelçisi’ni öldürecek kadar gözü dönebiliyor?

FETÖ en tehlikeli dönemine girdi diyorum. Çünkü her cephede kaybediyor, kaybedecek hiçbir şeyi kalmadığını fark ediyor. Bundan sonra da amacı kaos çıkarmak. Bilinen savaş stratejisinde olduğu gibi kaybetmekte olduğu toprağı yakarak karşı tarafa da yar olmamasını sağlayan bir düşman ülke ordusu adeta. Hepimizi öldürmeye kararlılar ve her şey beklenir.

5760429ac46188130f8b4568

Rus Büyükelçisi’ni vuran polis bir intihar bombacısıdır. İntihar bombacıları ağır bir örgüt doktrinasyonundan geçip beyinleri yıkanarak kendilerini kurban etmeye ikna oluyorlar. Polis tetiği çektiği anda hayatının son bulacağını biliyordu. Beyni yıkanmış, buna göre şartlanmış. Türkiye’de beyin yıkama konusunda FETÖ’den daha başarılı bir örgütlenme var mı? Yılladır Fethullah Gülen gibi ilkokul mezunu bir şaklabana binlerce insanın, okumuşlar da dahil, tapınması bir beyin yıkama operasyonunun sonucuydu. Kırık Hoca genç erkekleri kandırıp tavlamakta bir uzman; biliyoruz.

FETÖ bütün dünyada en büyük başarısı olan propaganda savaşını kaybediyor. Mağduriyet masalları pisliklerinin ortaya saçılmasıyla büyük darbeye uğradı. Tutunabilecekleri hiçbir şey kalmadı. Nitekim Kırık Hoca uzaktan ilerleyen günlerdeki kaosun habercisi gibi konuşuyor: “Önümüzdeki günlerde başka ölümler, suikastlar olursa bunu da bizim üzerimize atacaklar” diyor. Şeytanın bile aklına gelmeyecek şeyi güya kendisini savunmak için söylüyor. Gerçekten çok tehlikeli ve gözü dönmüş bir manyakla karşı karşıyayız.

15 Temmuz’da da aynısı olmamış mıydı? FETÖ’cüler dışında darbeden söz eden hiç kimse yoktu. Ancak örgüt kendi kurtuluşu olarak askeri darbeyi seçmişti, ulusalcı askerleri gaza getirerek Türkiye’yi ele geçirmeyi planlıyorlardı.

Rus uçağının düşürülmesi de ulusalcı askerlerin gaza getirilmesi gibi hesaplı bir kumardı. FETÖ kendi yapamadığını adeta taşerona havale ederek hayata geçirme peşinde. Putin ve Erdoğan’ın çabuk sinirlenen yapıları üzerinden bir kumar oynadılar adeta. Neyse ki devlet yönetimi bir şaklabanın beynini yıkadığı ordusuyla kurduğu savaş fantezilerinden daha fazla olgunluk gerektiriyor. Bir kez daha verilmiş sadakamız varmış.

Putin neden gaza gelmedi? Uçağı düşürüldü, büyükelçisi vuruldu. Herhangi bir objektif kriterle hiçbir devlet bunları sineye çekmez. Ama Putin gerçekte FETÖ’nün ne kadar sinsi ve tehlikeli bir örgüt olduğunu biliyor. Rusya dünyada FETÖ tehlikesine uyanan ilk ülkeydi... Cemaat’in örgütlenip sızamadığı yer de Rusya oldu. 2001’den bu yana öğretmen kimliği altında FETÖ’cülerin ajanlık faaliyetlerinde bulunduğunu, kimi Türki cumhuriyetlerde darbe girişimlerinde yer aldığını, bazı ülkelerde iç karışıklıkların mimarı olduklarını Rus istihbaratı tespit etti. FETÖ’cüler sınır dışı edildi, okullar kapatıldı. Moskova yönetimi Gülen’e ait okulların terör eğitimi verdiğini, dinci örgütlere eleman yetiştirdiğini resmi ağızdan Türk kaynaklarına da iletmişti ta 2000’li yıllarda. Putin gaza gelmiyor çünkü sabıkası belli bir terör örgütünün şimdiki hedefinin Türkiye olduğunu biliyor. Üstelik eski bilindik taktiklerle, başka ülkelerde yapmaya çalıştıklarını şimdi kendi ülkelerinde uygulayarak…

Haftanın tavsiyesi

Fotoğrafçının portresi


Yıllarca birlikte söyleşilere gittiğimiz arkadaşım Muhsin Akgün meğerse şimdi ünlülerin fotoğrafçısı olarak anılıyormuş. Ekranella’da (benim söyleşilerimi, Muhsin’in fotoğraflarını basan editörümüz) Elçin Yahşi harika bir portresini yazmış. Çok beğendim, okumanızı öneririm.

fotoaysegulkaracan

Bir aralar futbolcu söyleşilerine giderdik Muhsin’le, genellikle de kamplarda olurdu. Bir otel odasında görsel malzeme sınırlı olunca da mecburen futbolcuları yatakta çeker olmuştuk. Bir süre sonra dikkat çekmeye başladı tabii…
Muhsin Akgün konser fotoğraflarını kitaplaştırdı, ikincisi de gelecekmiş. Belki bir ara bu fotoğraflara da el atar.

Çok utandım

Rezil gazetecilik


Ben hayatımda gazeteci-haber kaynağı arasında mesafesizliğin bu kadar düzeysizleştiğine bu an’a kadar tanık olmadım: Geçen haftalarda bir sabah programında Tanju Çolak’la Posta’da söyleşi yapan Canan Dalyıldız kapışıyor. İzlemiş bulundum.
Eğer bir gazeteci olarak Tanju’dan etik dersi alıyorsan git kendini en yakın köprüden aşağı at. Ya da iş değiştir. Stant hostesliği öneriyorum; uygundur.
Hanımefendinin kendisini teşhir ettiği fotoğrafları biliyorum, bu sayede üçüncü sınıf bir basın şöhreti oldu bile… Ama ben orada değilim bile.

tanju-colak-roportaj-verdi-copy

“Off the record” söylenen bir sözü ekranda ima ederek hafif yollu şantaj yapmak…
Söyleşide söyleneni bağlamından kopararak yazmak…
Hepsi bu Posta muhabirinde var. Hadi bu ayıplarını geçtim, asıl o üslup… O senli-benli konuşma, o laf yetiştirme, o ton… Bir teklifsiz ilişki, bir had-hudut bilmeme…
Son zamanlarda bir başkası adına bu kadar utanmamıştım.
O sabah programda tanık olduğum iğrenç bir pornografiydi. Mücadele edilesi, yasaklanası türden bir pornografi. Tek başıma da kalsam bu gibi karakterlerle savaşmaya devam edeceğim.