Bu sabah da dün olduğu gibi, TEOG için okul kapısında oğlumu bekliyorum, ve bugün de dün olduğu gibi eğitimden söz etmek istiyorum.
Sabancı Üniversitesi çatısı altında çalışan bir merkez var; Eğitim Reformu Girişimi.
Bu merkez, her yıl ayrıntılı araştırmaların sonucunda kapsamlı bir eğitim raporu yayınlıyor. Öylesine önemli bir rapor ki bu; eğitim alanındaki fotoğrafımız şak diye çıkıyor, bütün çıplaklığı ile.
Bu yıl da çıkan sonuç şu : Türkiye’de eğitime ayrılan bütçe arttı, ama eğitimde fırsat eşitsizliği azalmadı.
Yani, Batı’daki çocukla, Doğu’daki çocuk, kentteki çocukla, kırsaldaki çocuk, özeldeki çocukla devletteki çocuk arasında hala dünya kadar fark var !
Birkaç veri paylaşayım : mesela 5 yaş için okullaşma oranı Tokat’ta yüzde 68, Şırnak’ta yüzde 27.
Türkiye’de eğitim harcamalarının yüzde 68,9’unu gelir düzeyi en yüksek olan yüzde 20’lik kesim yapıyor. Buna karşılık gelir düzeyi en düşük olan ve toplumun çoğunluğunu oluşturan kesimin eğitim harcamalarındaki payı yüzde 1,6.
Yanlış okumadınız, bir virgül altı !

* * *

Toplumsal barışın önünde bundan daha büyük bir engel olabilir mi ?
Eğitimin içeriğinin içler acısı hali bir yana, bir toplumun çocukları bu kadar farklı dünyalarda yaşayabilir mi ? Reva mıdır bu, hak mıdır ?
Raporda bir de çok kritik bir başka konuya dikkat çekiliyor, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından başlatılan “Toplum Temelli Eğitim Merkezleri” projesine.
Bu merkezler aslında Avrupa Birliği Fonları tarafından desteklenerek, erken yaşta çocukların eğitiminin yaygınlaştırılması amacıyla başlatılmıştı.
Fakat nasıl olduysa, bu merkezler Milli Eğitim Bakanlığına bağlı değil.
Peki nereye bağlı diyeceksiniz, öyle ya, eğitim kurumu bunlar.
Cevap veriyorum; Diyanet İşleri Başkanlığına !
4-6 yaş arası kurslar, belediyelerin ve yerel derneklerin açtığı kreşler, Halk Eğitimlere bağlı oyun odaları, hepsi “Toplum Temelli Eğitim Merkezi”.
Ne ülke genelindeki dağılımları belli, ne de müfredatları !
692 kurumda, 21 bin öğrenci olduğu tahmin ediliyor.
Bir de hem Milli Eğitime hem de Diyanet’e bağlı olmayan, “kafasına göre takılan” eğitim merkezleri var; “sıbyan mektepleri”.
Devlet, bunların varlığını biliyor, üstelik “kayıt dışı eğitim kurumu” olduklarının da farkında, tahmin ettiğiniz gibi hiçbir şey yapmıyor.
Haliyle insan merak ediyor, küçücük çocuklara ne öğretiyorlar acaba oralarda ?

Bu ülkede çocuk olmak…


-Türkiye nüfusunun yüzde 29.4’ü çocuk. Çocukların yüzde 44’ü yoksul.
- Türkiye’de 6-17 yaş arası 1 milyon 297 bin okula gitmeyen çocuk var.
- Aynı yaş aralığında 900 bin çocuk işçi, çalışıyor.
- 12-17 yaş arasında 2 bin 374 çocuk hükümlü ya da tutuklu olarak cezaevinde.
- Her ay Adli Tıp Kurumuna 650 çocuğa cinsel istismar vakası geliyor.
- Tüm OECD ülkelerinde çalışmayan ve eğitime katılmayan 15-29 yaşındaki insanların toplam yaş grubuna oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye

Bak Kızım


Neye inanırsan o !