Cümle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ait.
Dün yaptığı konuşmalardan birinde “FETÖ Örgütü”ne dair olarak kullandı bu cümleyi.
“Şu an bildiklerimi söyleyemeyecek durumdayım” dedi.
Vallahi biz de öyleyiz !
En çok da gazeteciler.
Neler biliyoruz da… yazamıyoruz, söyleyemiyoruz.
Aynı kaderi paylaşmak çok tuhaf !
Ama gerçeklerin “birgün ortaya çıkmak” gibi kötü bir huyu vardır.
Nasıl FETÖ konusunda aydınların, yazarların, gazetecilerin, sivil toplum liderlerinin bundan taa 15 yıl önce söyledikleri aynen ortaya çıktıysa….
Çok değil, bundan mesela 5 yıl sonra da bugünlerde “aslında ne olduğu” aniden çıkacak ortaya.
O güne kadar memlekete iyi bakmak en önemli görevimiz.

Bir sağ partiye daha ihtiyacımız var mı ?


Avrasya Kamuoyu Araştırma Şirketi AKAM bir araştırma yayınladı.
Sonuçlar gerçekten çok ilginç :
- Bugün seçim olsa, AKP yüzde 45,59, CHP yüzde 30,34, MHP yüzde 11,21, HDP yüzde 11,36 oy alıyor.
- 10 Ağustos 2014'te yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'a destek yüzde 36,5'e düşmüş durumda.
- 15 Temmuz darbe girişiminden sorumlu olanların başında Fethullah Gülen cemaati olduğunu düşünenlerin oranı yüzde 72. Katılımcıların yüzde 39’u ise hükümet ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı darbe girişiminden sorumlu tutuyor.
Yani Erdoğan aylardır devam eden medya propagandası, mitingler, basına sansür ve baskı, hergün en az 3 konuşmaya rağmen, darbe konusunda toplumu ancak yüzde 70 oranında ikna edebilmiş.
Araştırmanın en çarpıcı verisi ise “yeni bir siyasi partiye ihtiyaç var mı ?” sorusuna verilen yanıt.
Ankete göre, halkın yüzde 39’u yeni bir partiye ihtiyaç duyulduğunu düşünüyor. Yüzde 52'lik bir kesim ise "önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin daha da kötüye gideceği" görüşünde.
Şimdi daha da ilginç bir bilgi aktarayım; öğrendiğime göre AKP’nin elindeki son araştırmada da çok benzer sonuçlar var. AKP anketinde yeni partiye ihtiyaç yüzdesi 40 olarak gözüküyor.
Ne dersiniz, tam da bugünlerde Ankara’da yıllardır duyduğumuz “o malum parti” kuruluyor mudur ?

O konu kapanmadı, tam tersine açıldı Bakan Bey !


Kadınlar vazgeçmez.
En sinir bozucu özelliğimizdir bu.
Üç gün önce midemizi kaldıran “tecavüzcünle evlen” yasası geri çekildi, malum.
Haberler öylesine hızla değişiyor ki, konu gündemden de çıktı diye düşünüyorlar.
Bizzat Adalet Bakanı Bekir Bozdağ söyledi “o konu kapanmıştır” diye.
Hayır Bakan Bey.
“O konu” kapanmadı.
Tam tersine “açıldı”.
Bu vesileyle neler öğrendik neler….

* * *

Mesela, Sözcü Ankara Temsilcimiz Saygı Öztürk’ün yazısından “eski bir AKP’li vekilin kardeşinin” bir kuaför salonunda kapalı kapılar ardında 14-15 yaşlarında iki kız çocuğuyla “rızasıyla” birlikte olduğunu….
Mesela,Türkiye’de her 3 gelinden birinin çocuk yaştaki kızlar olduğunu…
Yine her 3 doğumdan birinin bu çocuk anneler tarafından gerçekleştirildiğini…
O feci düzenlemeyi tartıştığımız günlerde kuaförler de bir kampanya başlatıp “bundan sonra çocuk yaştaki kızlara gelin başı taramayacağız” açıklaması yaptı.
Yuh yani !
Demek ki o güne kadar küçücük çocukların gelin edilmesine göz göre göre razı oluyormuş kuaförler.
Yine aynı kuaförlerin bu çok “anlamlı kampanyasından” öğreniyoruz ki, Türkiye’de pek çok salonda makyözler de kadınların “morluklarını kapatmak için” makyaj uygulaması yapıyormuş…
Hale bak.
Yani bu ülkede gece evde dayağını yiyip, sabah erkenden makyajla morluklarını kapatıp koşa koşa işine giden kadınlar var.
Var zaten, biz yıllardır biliyoruz da, birileri de bu vesileyle öğrenmiş oldu.
Bu yasa konusu şimdilik kapanmış olabilir.
Ama tıpkı Özgecan cinayetinde olduğu gibi Pandora’nın Kutusu açıldı bir kere.
Önümüzdeki günlerde kutudan bakalım daha neler çıkacak !

Bak Kızım


“Oybirliği ile yalnızız…” Küçük İskender.