Siz de her sabah korkunç haberlere uyanmaktan yıkık, bitkin ve paramparça değil misiniz ?
Her sabah…
Ya ölüm…
Ya çaresizlik…
Ya cehalet…
En çok da kapkara , katıksız, mutlak kötülük.
Gördünüz mü Yargıtay 14. Ceza Dairesi Başkanı Mustafa Demirdağ’ın açıklamalarını?
Türkiye’de 3000 ( üç bin !!! ) civarında cinsel taciz evliliği varmış!
Meclis Cinsel Suçları Araştırma ve Önleme Komisyonu’nda anlatmış bunları Demirdağ.
5 yaştan başlıyormuş bu rezillikler. Bir dosyadan da örnek vermiş; “bir kızı üç kişi kaçırıp tecavüz ediyor, biri kızla evlenince üçünün de cezası kalkıyormuş...”
Allah belasını versin bu şerefsizlerin!
Bu mide bulandırıcı suçları işleyenlerin, çocuklarına sahip olmayanların, doğurup sokağa salanların, bu yasaları çıkaranların, uygulayanların, değiştirmeyenlerin, buna “örf evliliği” diyenlerin, koca medyada tek satır haber yapmayanların...
Hepsinin.

Gümüşlük: “Suda, Kumda, Taşta, Toprakta…”


Bu yıl 13. düzenlenen Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik ve Caz Festivali’nin teması bu.
İki müthiş kadın, Eren Levendoğlu ve Gülsin Onay’ın olağanüstü emeği ve tutkusuyla gerçekleşen festival, bugüne kadar 15 bin müzikseveri en güzel yaz akşamlarında bir araya getirdi.
Bu yıl da Gümüşlük’ün sahilinde suda caz seansları dinleyecek, kumda akustik gitarın eşsiz tınıları ile güneşi batıracak, Taş Ev’de klasik müziğin derinliklerinde huzur bulacağız. Festivalin açılış konserinde Devlet Sanatçımız piyanist Gülsin Onay kariyerindeki 2 bininci resitaline çıktı!
Müzikseverlerin doldurduğu bu özel gecede Onay’a ödüllü kadrosuyla Saygun Quartet eşlik etti.
Festival bir de masterclass’larla klasik müzik öğrencilerine de kapılarını açıyor.
Başvurular üzerinden değerlendirilen öğrenciler dünyanın en değerli müzik insanları ile Gümüşlük sahilindeki atölye çalışmalarında buluşuyor. Her gün daha da umutsuz olduğumuz memlekette, işte size iyi bir haber. Yolunuz Bodrum’a düşecekse 11 Ağustos’a kadar Gümüşlük Festivali’nde bir konsere gelin, bu ülkede iyi ve güzel insanların çabalarını görün, içiniz açılsın...

41

Beklediğim konser: Simin Tander


Bu fes­ti­val sa­ye­sin­de ta­nı­dım, Si­min Tan­de­r’­i, sı­ra­ dı­şı bir caz şar­kı­cı­sı.
Sa­de­ce se­si ve yo­ru­mu de­ğil, hi­ka­ye­si de il­ginç.
Af­gan bir ga­ze­te­ci ba­bay­la, Al­man bir öğ­ret­me­nin kı­zı. Ba­ba­sı­nı çok er­ken yaş­ta kay­bet­miş. Al­man­ya­’da bü­yü­müş, Hol­lan­da­’da caz oku­muş. Ta­bi­i ki he­men bul­dum Spo­tif­y’­da!
“Les Chan­son Des Vie­ux Amant­s” yo­ru­mu kal­bi­mi del­di geç­ti, her din­le­di­ğim­de ağ­lı­yo­ru­m… Gü­müş­lü­k’­te bu yo­ru­mu din­le­mek için he­ye­can­la 12 Tem­muz ak­şa­mı­nı bek­li­yo­rum.

BAK KIZIM

Özlemediğiniz ve sizi özlemeyen biri için yaşamınızda boşuna yer açmayın… Hayat çok değerli.