Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Bülent Arı katıldığı televizyon programında:
“Ülkeyi ayakta tutacak olanlar cahil halktır. Okuma oranı arttıkça beni hafakanlar basıyor. Açıkçası korkuyorum. Her zaman cahil halkın ferasetine güveniyorum. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır” dedi.
Daha sonra sözlerinin sosyal medya da çarpıtıldığını, aslında söylemek istediğinin Anadolu insanının âlim olmayanlarının da arif olduğu ve irfanının cehaletle özdeşleştirilemeyeceği olduğunu belirterek istifa etti.

* * *

Aslında doğru konuşmuş. Asıl söylemek istediklerini söylemiş ama sonra pişman olmuş!
Gerçekten de asıl istedikleri koyun gibi güdebilecekleri ama “bakın biz Müslümanız” diyerek uyutabilecekleri cahil bir toplum!
Hiç değilse bulunduğu üniversiteye zarar vermemek için istifa etmesi doğru ve onurlu bir davranış. Darısı diğerlerinin başına!

* * *

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema Ramazanoğlu, 45 çocuğa tecavüz edilen Ensar Vakfı’na yöneltilen eleştiriler için:
“Buna bir kere rastlanmış olması hizmetleri ile ön plana çıkmış bir kurumumuzu karalamak için gerekçe olamaz. Biz Ensar Vakfı’nı da tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz, ama öteki taraftan bunu yapan kişi için de sıfır toleransla hukuki açıdan bütün takibimizi yapıyoruz” dedi.
Daha sonra söz konusu olayın her yönüyle “insanlık dışı ve kabul edilemez” olduğunun belirtildiği bir açıklama yapıldı ve başta çocuklarımız ve tüm toplumu olumsuz yönde etkileyen böyle bir olay üzerinden, çarpıtma ve yönlendirmelerle siyaset yapan bazı çevrelerin, bu açıklamaları istismar ederek ülkemize yönelik sürdürülen karalama kampanyasına alet ettiklerini belirtildi.
Anlayacağınız yine bir yanlış anlama...
Ben Bakan Hanım’ın sözlerini gerçekten de yanlış ifade ettiği kanısındayım. Çünkü hiçbir kadın şuurunu yitirmedikçe küçücük çocuklara yapılan bu vahşet için ‘bir kere olmuş ne olacak’ demez, diyemez.

* * *

Maalesef politikacılarımız bir takım tutar gibi fanatikçe bir partinin kuklası haline gelinince...
İnsanları ötekiler ve biz diye ayırınca...
Asıl düşmanlarımızın kimler olduğu unutulup, herkesi kendilerini bulunduğu yerden almak isteyen düşmanlar gibi görünce...
Gerçeklerden uzaklaşıp bir hayal dünyasında yaşamaya başlıyorlar.
Tek amaçları, partileri veya onunla ilgisi olan kurum ve kişileri korumak oluyor.
Olay ne kadar vahim olursa olsun kafada partiyi korumak var ya!
Öncelik “acaba ne söylesem de onları aklasam” olunca, dil de böyle sürçüyor işte.
Yapılan hiçbir hata üstlenilmiyor, kabul edilmiyor. “Ben yanlış ifade ettim” denilmiyor, “çarpıtıldı, yanlış anlaşıldı” deniliyor. Hep karşı taraf suçlu!
Yapılan eleştirilerin hiç birine kulak verilmeyip hepsi bir komplo olarak görülüyor. Eleştirenler de karşı güçler. Yani ötekiler!
Maalesef işini layığıyla yapanlar değil, yanlış anlamaya yol açan, konuşma becerisine sahip olmayanlar geliyor önemli görevlere...
Sadece ‘onlardan’ olmaları yeterli... Bu yüzden de bakanından profesörüne, bu ülkede kimse anlatmak istediğini doğru dürüst anlatamıyor! Söylemek istediklerini doğru ifade edemeyen, doğru kelimeleri seçmekte bile çuvallayan insanlar, bakan, profesör, milletvekili falan oluyor!
Bu nedenle ülkemizde işler doğru gitmiyor, yandaş kadrolar yüzünden iki yakamız bir araya gelmiyor!

Gerçek problem ne?


Televizyondaki programlara ya da günlük hayatımıza baktığımızda, olayların temelinde yatan gerçek problemin ne olduğunu anlamak zor değil! Bir yanlış anlamadır gidiyor!
Sanki başka dilden konuşuyoruz!
Kimse kendini tam olarak doğru ifade edemiyor! Tabii gazete ve kitap okuma alışkanlığı en az düzeyde olan bir millet için çok da şaşırtıcı bir sonuç değil.
Eğitim sistemine bakıldığında bu sorunun gerçek nedenleri apaçık görülebilir.
Daha küçük yaşlardan itibaren yoruma açık olmayan, seçmeli sınav tekniğiyle eğitime tabi tutuluyoruz.
Çocuklarımız düşünüp, yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri, bol bol tartışıp karşılıklı fikirlere saygı göstermeyi öğrenecekleri bir sistemde eğitim görmüyorlar maalesef.
Onun yerine konuşmayıp, fikirlerini beyan etmedikleri, sorulara sadece verilen seçenekler çerçevesinde bakıp, aralarından kendilerine öğretilen doğruyu seçtikleri bir eğitim sisteminde bocalıyorlar! Kimin işine yarıyor bu?
Prof. Dr. Bülent Arı’nın dediği gibi, “bu ülkeyi cahiller kurtaracaksa”, zaten çoktan dünya birincisi olmamız gerekirdi!
Sonuç ortada! Düşünemeyen, asıl söylemek istediğini söyleyemeyen, bu yüzden de yanlış anlaşılıp, hırçınlaşan bir millet!
Doğru eğitim şart!

Makyaj çıkarıcı losyon


Avène Lotion Micellaire, tüm cilt tiplerinde cilt ve makyaj temizleyici olarak kullanılabilir. İçeriğindeki temizleyici tensiyoaktifler yüzünüzü nazikçe temizler. Aktif nemlendiricilerle zenginleştirilmiş içeriği, cildinize hoş bir serinlik etkisi kazandırır. Rahatlatıcı ve tahriş önleyici Avène Termal Suyu, cildinize anında bir rahatlık hissi sağlar.