Yazık bu ülkeye, gerçekten yazık!
“Neden bu cennet vatanı sevmiyorlar?” diye soruyorum bazen kendi kendime.
Nasıl olur da kıyıyorlar cennet koylarına, doğasına, güzeller güzeli boğazına? İnsan bakmaya kıyamıyor, gezmeye doyamıyor!
Sonra diyorum ki, para! Para için her şeyi yapıyorlar.
Napolyon “Para... Para... Para...” demiş ya... Bizde de öyle...
Para için hiçbir şeyin, hiç kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlar!
İşin kötüsü, doymuyorlar! Nasıl olsa çok ses çıkaran da yok!
En son doğa harikası Bozcaada’nın el değmemiş koylarının satışa çıktığı haberini duyunca yıkıldım gerçekten.
Bozcaada’ya en son gidişimi hatırlıyorum. Güzelliğine doyamamış, dönmek istememiştim. Şarap Tadım Günleri’nin eski cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayladığı alkol düzenlemesiyle ilgili yasa nedeniyle iptal edildiği ilk seneydi. Şimdi de Çevre Bakanlığı, Bozcaada ve Gökçeada’nın bakir koylarını 559 bin lira gelir için ihaleye çıkarma kararı almış.
Ama bu haber büyük tepki görüp, bazı sivil toplum kuruluşları imza kampanyaları başlatınca Bozcaada koyları ihaleleri iptal edildi.
Çok şükür!
Umarım kalıcı bir karardır.
“Üç beş gün bekleyelim sonra el altından yaparız yapacağımızı” demezler inşallah.

63

Trafik mi, Çin işkencesi mi?!


Ne olacak bu İstanbul’un hali?
Trafik tam bir Çin işkencesi. Valla İstanbul ‘un trafiğinden kim sorumluysa onları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne vermek istiyorum.
Bu trafik her gün hayatımdan saatler çalıyor. Toplamda ömrümden günler aylar gidiyor. Zamandan daha değerli bir şey var mı? Para versek geri alamayız! Ayrıca sinirimi bozuyor, ruh sağlığımı etkiliyor.
İnsanlardan nefret etmeme yol açıyor. Bu da yetmezmiş gibi dünyanın en pahalı benzinini kullanan koyunlar olarak saatlerce trafikte boş yere benzin harcayıp bütçemin önemli bir kısmını trafikte durarak harcıyorum. Yani anlayacağınız maddi manevi hasara yol açıyor.

64

Tazminat davası açmak istiyorum.
Trafiği halledemiyorlarsa üstlenmeyecekler kardeşim... Yapamıyorlarsa yapan gelsin!
Tamam, İstanbul çok kalabalık ama trafik sırf bu yüzden bu halde değil.
Hiç alâkasız ara sokaklardan sırf para için araba çekmeyi biliyorlar. Oysa daha geçen gün Boğaz’da bir yürüyeyim, spor olsun, dedim, Baltalimanı’nda kaldırıma park etmiş arabalardan adım atacak yer bulamadım.
Oradan hiçbir araç çekilmiyor. Nedense?!
Araç çekilmiyor ama ben resmini çektim!
Tebrik etmek lazım trafik olmayan yerlere yol ortasına tretuvarlar inşa edip, lüzumsuz yerlere trafik lambaları dikip oralarda da trafik oluşturmayı başarıyorlar.
Sinyalizasyon desen zaten felaket!
En yoğun dört yol ağzında kırmızı yanıp söner. Ara sokağa gireceksin dakikalarca yeşil ışık beklersin.
Bir de şimdi yeni moda, isteyen istediği yere tümsek koyuyor.
Onun da bir standardı yok!
Kimi dağ gibi, kimi yok gibi. Bize de trafikte canavarlaşmak kalıyor. Lütfen artık bu işi çözecek birileri bu işe el atsın.