Namus adına işlenen cinayetlerin zirve yaptığı bir ülkede, namus diye küçücük çocuklarla dini nikâh kıyarak evlenip, onlara tecavüz edenleri kurtarmak için yasa çıkarmaya çalıştılar. Saldırı (pardon tasarı!) şimdilik geri püskürtüldü!
Güya namusuna düşkün bir ülkeyiz!
Zaten namus deyince de ilk aklımıza gelen şey seks. Öyle hırsızlık yapmamak, başkasının hakkını yememek, yalan söylememek falan namus kavramına girmiyor demek ki!
Bütün bunlar, toplumumuzdaki namus kavramının sadece yüzde 5’ini kapsıyor. Gerisi erkeklik ve seksle ilgili! Adamlar;
“Karıma baktı! Bacıma baktı!”
‘’Beni aldatıyor sandım...’’
‘’Erkekliğime lâf etti... Sen de erkek misin? dedi’’ diyor...
‘’Adam haklı! Erkeklik namustur... Namusunu koruyor’’ diyorlar. Ve bu bahanelerin hepsi insan, çoğunlukla da kadın öldüren katillerin kullandığı ve işledikleri suçun cezasından indirim aldıkları bahaneler.

* * *

Fakat aynı adamlar rızası varsa, 12-13 yaşındaki çocukla cinsel ilişkiye girmeyi doğal karşılıyorlar! O yaştaki çocuğun rızası ne demek diyemiyorlar! Yapanları da kurtarmaya çalışıyorlar. Evlenecekler ya! Namus temizlenecek!
Halk arasında tecavüz yasası diye bilinen önerge aklı başında, namuslu, düzgün insanların isyanı ve olaya verdikleri tepki sayesinde çok şükür geri çekildi. Ama tasarı olduğu gibi duruyor!
Yani henüz sevinmek için erken.
Zaten bu hep uyguladıkları taktik değil mi?
“Biraz bekle ateş sönsün, olay biraz kanıksansın biz yine yapacağımızı yaparız.” diye düşünüyorlar sanırım... Fakat yapamayacaklar! Çünkü bu rezilliğin takipçisi olacağız!

Şehitlerimizin kemikleri nasıl sızlamasın?


15 Temmuz şehitlerinin ailelerine ayrıcalıklar tanınmış. Neden?
Yurdu düşmandan, teröristlerden korumak, darbecilerden korumaktan daha az mı değerli? Her gün vatanımızı ve bizi korumak uğruna ölen gencecik evlatlarımız, FETÖ değil de PKK kurşunlarıyla canlarını verdikleri için aileleri daha azını mı hak ediyorlar?
Buna sevinenlerin yürekleri sızlamıyor mu? Yalnız eşitlik ilkesine değil, vicdanlara da aykırı bu!

Öğretmenlere insanca yaşama hakkı!


Üç gün önce Öğretmenler Günü kutlandı. Bu vesileyle gazetelerde çıkan haberlerden de anlaşılacağı gibi öğretmenlerimizin durumu içler acısı!
Sadece öğretmen maaşıyla bir evin geçinmesinin imkânsız olduğu bir dönemde, fedakâr öğretmenlerimizin kendini geliştirip, kaliteli eğitim vermesini beklemek ne kadar doğru, ne kadar gerçekçi olabilir?
Eğitimin kalitesi de doğal olarak düşük.
Eğitim sistemimizin durumu da ortada!
Sonuç; eğitim almış görünen ama yarım yamalak bilgilerle donatılmış, sosyal ortamlarda nasıl davranması gerektiğini bilmeyen, kiminle nasıl konuşulacağını bile idrak edemeyen cahil insan topluluğu... En değerli varlıklarımız olan, ülkemizin geleceği çocuklarımızı emanet ettiğimiz öğretmenlerimize bir an önce sahip çıkılması gerekiyor.
En az üç çocuk diyenler onları emanet edecekleri öğretmenlerin de kıymetini bilmeli.
Birçok milletvekili, öğretmenlerden en az on kat daha fazla kazandıkları halde hâlâ “Geçinemiyoruz” diye ağlaşıyor. Önce o zor geçindikleri maaşlarına bir bakıp, sonra da kendilerini bu günlere getiren, o koltuklarda oturmalarını sağlayan öğretmenlerin maaşlarıyla karşılaştırıp, utanmalılar!
Öyle gece yarısı tecavüzcüleri kurtarmak için yasa çıkarmaya çalışacaklarına, öğretmenlerin insanca yaşayabilmelerini sağlayacak acil yeni düzenlemeler yapmalılar!

* * *

Bu arada, bu 52’nci yazım.
Yani bu köşede yazmaya başlayalı tam bir yıl oldu. Sizlere buradan seslenebilmemi sağlayan SÖZCÜ ailesine teşekkür ediyorum. Siz sevgili okurlarımla da daha uzun bir süre beraber olmayı diliyorum. Sevgiyle kalın.